Orduspor’un kurulmasında öncülük yapan ve kulübün ilk resmi başkanı olan başarılı iş adamı rahmetli İbrahim Köksal’ın hayatını araştırıyordum. Anlatılacak birçok çok değerli hizmetleri olan ve 2006 yılında vefat eden rahmetli İbrahim Köksal’ın hayatındaki en heyecan verici döneminin futbolla alakalı olan günleri olduğunu sanıyorum. İbrahim Köksal’ın Orduspor’da 1967-1969’da iki kez başkanlık yapmıştı. İbrahim Köksal’ın Orduspor ile ilgili yaşadıkları süreci Araştırmacı yazar Reşat Güngör “40 yıldır Mor Beyaz “ adlı kitabında çok güzel kaleme almış. “40 yıldır Mor Beyaz “ adlı kitaptan yapacağım küçük bir alıntı ile sizleri 1967’deki Orduspor’un ilk kuruluş günlere götürmek istiyorum…
“…1922 yılında Ordu'da dünyaya gelen İbrahim Köksal tam bir futbol sevdalısı ve cemiyet insanıydı. Babasından gizlice oynadığı 1940'lı yıllarda Ordu'da futbol yine çok seviliyor, izleyici buluyordu. Genç İbrahim Koksal da o günlerde Ali Ataoğlu ve Kadir Türközergibi isimlerle birlikte seçildikleri Karadeniz Karması'yla Trabzon'da, Kayseri'de maçlara çıkıyordu. Ataktı... Heyecanlıydı... Hırslıydı... Ancak gönlünce oynayamamıştı top oyununu. Babası engel olduğu için futbola doyamamıştı belki ama 45 yaşında Orduspor'un ilk resmi başkanı olmuştu. Bu defa babasına ve eşi Şükriye hanıma rağmen başkan olmuştu.
Sosyal yönü de oldukça kuvvetli olan İbrahim Köksal, Orduspor'un başına geçmeden çok önceleri kentte Kızılay ve AP Kadınlar Kolu'nun kuruluşu gibi cemiyet çalışmalarına katkıda bulunmuştu. Bir beklenti karşılığı değildi bu aktiviteleri. Yaşamının her alanında duyduğu heyecanın yansımasıydı yaptıkları. O günlerde 11-12 yaşlarında bir çocuk olan günümüzün eğitimcisi Cavit Köksal babasını, Orduspor'un kuruluş günlerini şöyle anlatıyor.
"En yakın arkadaşı olan Ali Ataoğlu'nun altyapısını kurduğu ve babamın ilk başkanı olduğu Orduspor'un kuruluşuna ilişkin çalışmalar kentte büyük bir heyecana yol açmıştı. Kuruluş aşamasında Ankara'dan gelenlerin ağırlanması konusundaki etkinliği tartışılmazdı. Konuklar burada ağırlanır, sonrasında adeta bir lobi faaliyeti yaparcasına Ankara'ya gidilir ve bu trafik günlerce devam ederdi. Artık son aşamaya gelinmişti, son işlemler yapılıyordu. Büyük bir heyecanla kendi arabasıyla gittiği Ankara'dan saat 16-17 gibi döneceği beklenir babamın. İletişim olanaklarının oldukça kısıtlı olduğu o dönemde herkes Orduspor ile ilgili haberlerin gerçekliğini bir an önce duymak için sabırsızlanır. Gece saat 21 'de gelir babam ve arkadaşları... Büyük bir coşkuyla kent onları bağrına basar... Orduspor gerçek olmuştur."
Orduspor kurulmuş ve İbrahim Köksal kulübün ilk başkanı olmuştur. Ancak ölümünden kısa süre önce Ordu'da yerel bir televizyon kanalına yaptığı açıklamada kader arkadaşı Ali Ataoğlu'nun hakkını teslim edecek kadar da mütevazıdır. "Orduspor'un gerçek kurucusu "Kara Ali"dir. Bana 200 bin lira bulun, Orduspor'u kurayım dedi. Ben de daha fazla para gerekebilir. Neden para bulamamaktan korkuluyor? deyince ihale bende kaldı."
Aynı programda kuruluş günlerinde yaşadığı sıkıntıları da şu sözlerle dile getirir. " Kulüp başkanı seçilince Adalet Partisi İlçe Teşkilatındaki görevimden de istifa ettim. Çünkü spor ile siyaset birbirinden çok farklıydı ve Orduspor kentin en büyük sosyal yapısıydı ve Yönetim Kurulu'nda Adalet Partisi mensuplarından daha çok Cumhuriyet Halk Parti’liler vardı.
Rıza Şimşek, Alaeddin Benal, Muzaffer Altınel gibi isimler... Ben siyasi kimliğimle Orduspor Kulübü başkanlığı yapamayacağım için siyasi görevlerimden ayrıldım ve yönetim kurulundaki diğer arkadaşlarımdan da aynı tavrı sergilemelerini istedim. Onlar da beni kırmadılar. Yine de Orduspor çok zor şartlarda kuruldu. Biz, Orduspor'un kuruluş aşamasında o zaman Adalet Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Spordan Sorumlu Devlet Bakanı olan Kamil Ocak'ı kentimize davet etmişiz. Kırmamış bizi gelmiş. Kürsüye çıkmış... Tabi ki bizim iktidarımız Orduspor'u İkinci Lig'e aldı diyecek. Bakanımız kürsüden konuşurken yuhalandığını gördüm. Düştüğüm durumu düşünebiliyor musunuz? Sadece bu mu? Tribünlere biletsiz seyirci girmesin diye çok uğraştık. Ama elini taşın altına koymasını istediğimiz insanlar bile tribünlerde beş lira verip maçı seyretmek yerine evlerin çatısına çıkmayı tercih ettiler. Hatta zaman zaman bana buralardan ağır sözler söylediler, öyle zor günler geçirdik ki anlatamam. Gün geldi hakemlerin parasını bile veremez olduk. Transfer harcamalarımızda da çok dikkatli davrandık. En pahalı oyuncumuz 20 bin liraya aldığımız İhsan’dı. Zaten takımın ideal onbirinde yer alan futbolculardan dokuzu Ordu'nun çocuğuydu. Üstün, Pele Erol ve Yener'i 7 bin ila 10 bin lira arasında paralarla oynattık."
Her şeye rağmen yaptıklarından büyük keyif almaktadır. Ancak, eşi Şükriye Hanım bu işten oldukça muzdariptir. "Bu işleri bıraktığında kurban keseceğim" der hep. Şifonyer gözlerinden çıkan ve üzerinde 5 bin-10 bin TL gibi rakamlar yazan makbuzlardan pek hoşlanmaz Şükriye Hanım. Ama Karadeniz erkeğine söz geçirmek o kadar da kolay değildir. Hatta stadyumun yanı başındaki evini mor-beyaza boyatması -yerli yersiz- dedikodulara yol açmıştır. Şükriye Hanım bu dedikodulardan daha da rahatsızdır. 8 Mart 1967'de başladığı Orduspor başkanlığı görevini 15 ay sonrasında Mustafa Furtun'a devreden İbrahim Koksal, bir yıl sonra yani 14 Haziran 1969 tarihinde yeniden kulübün başına geçer. Bu serüveni, ilk başkanlık dönemine nazaran daha kısa sürer. 27 Aralık 1969 tarihinde bayrağı Niyazi Yener'e devrederken, belki de "kurbanı kestirir" Şükriye hanım. Ama Orduspor'dan kopmaz yine de İbrahim Köksal. Son günlerine kadar tüm kongrelere katılan ve birleştirici kimliği ile hep öne çıkan Koksal, ilerleyen dönemlerde kuzenleri Coşkun Köksal ve Sabahattin Köksal'dan da ellerini taşın altına koymasını ister ve onların başkanlık yapmasını destekler, önderlik yaptığı kadar bir çok yönetim kurulunda da yer alan İbrahim Köksal, Niyazi Yener ve Halit Gürsoy gibi başkanlarla çalışmıştır. Onun zamanında her gittiği yerde tribünlere fındık atar Orduspor'lu oyuncular.
Bugünlerde reklamı yapılan fındığın kalbe faydası o günlerde keşfedilmişti kimbilir. O tarihlerde, bir başka yönüyle de dikkat çeker Orduspor. Tribünlerde hanımların varlığıyla. Bugün olduğu gibi dün de Türk futbolunda içinden çıkılamayan kaos ortamları yaşanmıştır. Futbolun aktörleri bazen sert demeçlerle krize yol açar. Kimi zaman da kaos ortamının getirdiği gerginlikle ortaya acı tablolar çıkar. İşte bunlardan en önemlisi, 17 Eylül 1967 tarihinde Kayseri'de oynanan Kayserispor-Sivasspormaçında yaşananlardı. Bir futbol sahasında yaşanmaması gereken olayların önüne geçilememiş ve çok sayıda insan ne yazık ki hayatım kaybetmişti. Bu olumsuzluklardan kurtulmak için çare arayan dönemin Futbol Federasyonu, tüm takımların katılımıyla bir toplantı düzenler. Toplantıya, Orduspor'u temsilen federasyon temsilcisi Ali Ataoğlu ve kulüp başkanı İbrahim Köksal katılır. Her kulüp temsilcisi kendince görüşlerini dile getirir toplantıda. Kimi yöneticiler güvenlik önlemlerinden bahseder, kimileri de ceza sistemine eleştiri getirir. Sıra, Orduspor temsilcilerinin görüşlerinin alınmasına gelmektedir ancak, İbrahim Köksal’ın bir sıkıntısı vardır. Hemen yanı başında oturan Ali Ataoğlu'nun kulağına fısıldar. "Bizim anlatmayı düşündüğümüz her şeyi diğer kulüp yöneticileri zaten anlattılar. Biz ne anlatacağız ki ?" Ali Ataoğlu'nun da durumu İbrahim Köksal'dan pek farklı değildir."Haklısın" der. "Cebimde tribünlerdeki seyircileri gösteren iki fotoğraftan başka bir şey kalmadı ki anlatacağımız" diye ekler. Fotoğrafları eline alan Köksal, kıvrak zekâsıyla ve heyecanla başlar konuşmaya."Bakın! Bu işi hiç bir şekilde çözemezsiniz. Bizim yaptığımız gibi bu hanımları tribünlere getirebiliyorsanız ne âlâ. Sahamızda olay çıkmamasının gerekçesi bu fotoğraflarda rahatlıkla görülmektedir. Çünkü Ordu'da futbol erkeklerin olduğu kadar kadınların da yoğun ilgisini çekmektedir ve hanımların olduğu ortamlar kavgadan-anarşiden uzak ortamlardır" diyerek fotoğrafları federasyon yetkililerine verir. İbrahim Köksal'ın ortaya attığı görüş ise toplantıda genel kabul görür ve diğer kulüplerden de -tıpkı Orduspor'un yaptığı gibi- kadınların tribünlere çekmesi için zemin oluşturması istenir…” Bu vesileyle İbrahim Köksal,Ali Ataoğlu,Mustafa Furtun,Niyazi Yener,Halit Gürsoy gibi Orduspor’a hizmet etmiş tüm büyüklerimize,sporcularımıza ve emekçilere bu vesileyle Allah’tan rahmet diliyorum. Mekânları cennet olsun…
KAYNAK: Reşat Güngör “40 yıldır Mor Beyaz “ kitabı, Köroğlu yayınevi, 2007-Ankara
Yorum yazarak Ordu Olay Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ordu Olay Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ordu Olay Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ordu Olay Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Ordu Olay Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ordu Olay Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ordu Olay Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ordu Olay Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.