Futbolda erken karar…

Futbolda maçların başlatılması kararı bana göre erken oldu.

Korona tehdidinden ötürü 19 Mart’tan bu yana yapılamayan karşılaşmaların 12 Haziran’da yeniden başlayacağını Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Nihat Özdemir’in açıklamaları ile öğrendi Türkiye. Kalan 8 maç seyircisiz, her takım evinde ve deplasmanda oynayarak tamamlanacak.

Bu karar aslında bekleniyordu. 1.5 ayı aşkın süre maç ve sponsor gelirinden yoksun kalan takımlar ekonomik anlamda zorlanınca oyunculardan ücret indirimi talep etmişlerdi. Yayıncı kuruluşun ödeyeceği 588 milyon lira da gelmeyince iyiden iyiye güç duruma düşmüşlerdi. Bu koşullar altında Süper Lig’in 14 takımı maçların oynanmasından yana tavır koydu. TFF 1. Lig takımlarının çoğunluğu da futbola geri dönüşe onay verince “Yeniden başlansın” kararı alındı. Aslında TFF 2 ve 3. Lig takımları karşıydı liglerin devamına. Ancak, futbolun ağır ağabeyleri “oynansın” deyince onların görüşü etkili olmadı.

Hadi, Süper Lig ve TFF 1. Lig maçlarının oynandığı stadyumlar sağlık önlemleri almaya uygun. Ancak, 2, 3 ve Bölgesel Amatör Lig (BAL) takımlarının oynadığı stadyumların (onlara stadyum da denilmez ya) büyük çoğunluğu eski ve standartlardan çok uzak. Böyle bir ortamda oyuncu, teknik heyet, hakem, federasyon görevlileri, medya mensupları ve top toplayan çocuklar virüse karşı nasıl korunur? Nihat Özdemir, “futbolcunun tek görevi oynamak” derken yaşadığımız koşulları unutmuş gibiydi.

TFF Başkanı Nihat Özdemir, Bilim Kurulu ve federasyon bünyesindeki Sağlık Kurulu’nun görüşleri doğrultusunda maçların geleceğinin netleşeceğini bildirdi. Ancak Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıklamaları kafa karıştırdı. Koca, “Bu kararı alabiliyorsa sorumluluk TFF’nin. Bakanlık ve Bilim Kurulu olarak bizim herhangi bir öneri, yaklaşımız söz konusu değildir. Hala aynı noktadayız” diyerek, maçların yeniden başlatılması kararına temkinli yaklaştı. Hatta, üstü kapalı TFF’nin kararına karşı çıkarak sorumluluğu üstlenmedi.

Yayıncı kuruluş ve takımlar maçların başlatılmasını isteyebilir. Ancak, bela savuşturulmadan, yaşam bir ölçüde normale dönmeden maçların başlatılması kararı, AVM’lerin açılması gibi yanlış. Baksanıza virüs belasının yenildiği açıklanan ülkelerde ikinci vakalar ortaya çıktı. Allah korusun aynısı düşme eğilimine giren ülkemizde de yaşanabilinir. Bilim İnsanları sürekli uyarıyor, önlemlere sıkı uyulmasını yineliyor. Amaç, ikinci ve üçüncü vakaların hortlamaması.

Birçok oyuncu ve teknik direktör, “sağlık öncelik” diyerek maçların lige devamı kararına karşı çıktı. Yılların futbol emekçisi Sivasspor Teknik Direktörü Rıza Çalımbay,”Futbolcuların yüzde 80’i oynamak istemiyor” derken yanlışlığa dikkat çekti. Aynı şekilde Trabzonspor ve Konyaspor kararı hoşnutlukla karşılamadı. Sosyal medyada çok sayıda oyuncunun tepkilerine yönelik paylaşımlar var. “Hastalanırız”diye kaygı duyan, korkan oyuncu, teknik heyet veya hakemler maçlar başladığında “Sahaya çıkmıyoruz” derse ne olur? Öyle ya onlar da herkes gibi sağlığını düşünüyor. Belki de çok sayıda oyuncu futbol yaşamının sonlanması pahasına maçlara çıkmayacak.

Önceki yazılarımda vurguladığım gibi böylesi zor ortamlarda sendikalaşmanın önemi bir kez daha ortaya çıkıyor. Eğer oyuncuların sendikası olsaydı, TFF onlarla masaya oturup ortak karar alırdı.

Elbette, lige devam kararı kesin değil. Maçların başlamasına 1 aydan fazla süre var. Gelişmelere göre, Bilim Kurulu’nun önerisi doğrultusunda yeniden ertelenebilir. Onun için TFF bir süre daha bekleyip, virüsün seyrine göre yol haritası saptasaydı daha doğru olurdu. Bu şartlarda erken karar alındı. Bir süre sonra hızlandırılmış fikstür ile lig tamamlanır, gelişmelere göre Fransa ve Hollanda’da olduğu gibi bu hali ile tescil edilir, ya da başka formüller üretilirdi.