Atatürk’ün En Büyük Eseri

Atatürk’ün “En büyük eserim” dediği Cumhuriyetin 95. kuruluş yıldönümünü gurur ve coşkuyla ile kutluyoruz.

Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının emperyalizme karşı kazandığı utkunun ardından kurduğu Cumhuriyet, Türk ulusunun en büyük bayramıdır. Yoksulluk içinde kazanılan ulusal zaferin ardından taçlandırılan 95 yaşındaki Türkiye Cumhuriyeti aynı zamanda mazlum uluslara örnek olan tarihi bir başarıdır.

Yirminci yüzyılın en çarpıcı siyasal, toplumsal ve ekonomik dönüşümü olan Türkiye Cumhuriyeti kendisine hayat veren demokratik, laik ve sosyal hukuk devletinin çeşitli çevre ve kişilerce örselenmesine karşın hala ilk kurulduğu dinamik yapısıyla ayaktadır.

95. yaşını kutladığımız Cumhuriyet öyle kolay kurulmadı. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, Milli Mücadele’nin başından sonuna dek alt yapısını hazırladı, taşlarını döşedi. Kan, gözyaşı, cesaret ve kararlılıkla kazanılan savaşların ardından ilmek ilmek örülen Türkiye Cumhuriyeti kuruldu.

Ulu Önder, NUTUK’ta cumhuriyetin ilanından bir gün öncesini, yani 28 Ekim akşamını şöyle anlatır:

“Gece olmuştu. Çankaya’ya gitmek üzere Meclis’ten ayrılırken koridorda beni beklemekte olan Kemalettin Sami ve Halit paşalara rastladım Ali Fuat Paşa Ankara’dan ayrılırken bunların Ankara’ya geldiklerini o günkü gazetede ‘bir uğurlama ve karşılama’ başlığı altında okumuştum. Daha kendileriyle görüşememiştim. Benimle görüşmek için geç vakte kadar orada beklediklerini anlayınca akşam yemeğine gelmelerini, Milli Savunma Bakanı Kazım Paşa’ya ve Fethi Bey’e de Çankaya’ya benimle gelmelerini söyledim.

Çankaya’ya varınca orada beni görmek üzere gelmiş olan Rize milletvekili Fuat ve Afyonkarahisar milletvekili Ruşen Eşref beylere rastladım. Onları da yemeğe alıkoydum. Yemek yenirken ‘Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz’ dedim.”

Atatürk’ün bir gün önce Çankaya Köşkü’nde arkadaşlarına açıkladığı Cumhuriyet 29 Ekim 1923’te Meclis’te vekillerin oy birliği ile kabul edildi. Bu karar aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğunun sonu demekti. Vahdettin, Boğaz’a demirlemiş olan İngiliz zırhlısına binerek yurtdışına gitti.

Meclis’teki oylama ile birlikte artık Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştu. Ülkenin önünde yeni, aydınlık ve güzel günler vardı. Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyetten aldığı güç ile birbiri ardına gerçekleştirdiği devrimlerle Türk halkını ümmetlikten, bireyi kulluktan kurtardı.

O’nun hayata geçirdiği yaşamın her alanında çığır ve yenilik açan devrimler bir çok lider tarafından örnek alındı, ülkelerinde uygulanmaya başlandı.

Atatürk’ün en büyük eseri Cumhuriyet özgürlüktür, bağımsızlıktır, demokrasinin olmazsa olmazıdır. Cumhuriyet, eşitliktir, adalettir, insan haklarına saygıdır. Cumhuriyet emeğe saygıdır, hukukun üstünlüğüdür, ayrımcılığa, eşitsizliğe karşı çıkmaktır. Cumhuriyet çoğulculuktur. Ancak, azınlığın, ezilenlerin hakkını savunmaktır. Cumhuriyet geleceğe umutla bakabilmektir. Cumhuriyet ülkesini sevmek, değerlerline sahip çıkmak ve korumaktır. Kısaca Cumhuriyet, yaşamın her alanında, özgür ve çağdaş anlamda birey olmak, hayatını sürdürebilmektir.

İşte böylesine anlamlı bir bayramı armağan etti Atatürk Türk halkına Ulu Önder. Karanlık kafalıların, yobazların öcü gibi korktuğu Cumhuriyet, Ulu Önder’in 1923’te belirlediği hedefler doğrultusunda akamete uğratılmaya çalışılsa da yoluna dimdik devam ediyor. O kadar aşağılanmaya, hor görülmeye, hatta yok edilmek istenmesine rağmen Türk halkı tarafından kararlıkla sahipleniliyor, ayakta duruyor.

Küllerinden yeniden doğmanın güzel bir örneği olan, dünyanın imrenerek baktığı Cumhuriyet, bazı karanlık kafalılar tarafından görmezden gelinmeye, aşağılanmaya çalışılsa da değerinden hiçbir şey yitirmiyor, aksine daha da güçleniyor.

Kurtuluşun ve kuruluşun felsefesi, yaşam nedeni Atatürk ilkelerinin temelini oluşturduğu Türk Devrimi’nin en büyüğü Cumhuriyet, Türk ulusunu, bizleri yarınlara taşıyacak en yüce değer.