Sadece Ordu değil biz de küçüktük o zamanlar… Taşbaşı ve Zaferimilli mahallelerindeki, çoğu Ermeni ya da Rumlar tarafından yapılan bahçeli evlerin etrafında dolanırdık daha çok.
O zamanlar da komşunun tavuğu kaz görünürdü komşuya. Ağzımızın suyu akar, bizi bir mıknatıs gibi kendine doğru çekerdi; mandalina, portakal, elma, erik, incir, üzüm gibi nice meyve ağaçlarının özgürce boy attığı o mis kokulu bahçeler…
Bizim evin hemen yanındaydı Halil Dayının bahçesi. Sako’larınki az ötede, Belediye Başkanı Fazıl Sözer’inki de çaprazımızda. Ama bir başkaydı Taşbaşı’nın beline bir kemer gibi dolanan o ana caddenin hemen üzerindeki Lülfü Dayı’nın bahçesi…
Taşbaşı’nda hâlâ Pomak geleneğini yaşatmaya çalışan Salika’nın (Salih Doğru) mobilya atölyesini geçer geçmez, sola dönüp çekingen bir bakış fırlatırdık Necmiye Hoca’nın evine.
Az aşağıda Taşbaşı Fırını’nda İsmail Abimizin (Fırıncı İsmail) hatırın sorar, seyre dalardık hapishanenin bahçesinde voleybol oynayan mahkûmları. Sola dönüp utangaç bakışlarla süzerdik şu anda Sunayların (Sunay Medin) oturduğu o evin bahçesindeki mandalinaları.

Tabii o zamanlar daha dengesi bozulmamıştı dünyanın; dünya temiz, biz saftık. Havalar baharda ısınır, kışın kar yağardı Ordu’ya… Cılız, çocuk bedenlerimizle yürümeye çalışırdık dizimizi aşan karlarda.
Her yılbaşı biz değil, doğa süslerdi bahçelerimizi: Bembeyaz olur, masumiyetin rengine bürünürdü yollar, ağaçlar, bahçeler ve çatılar. Pamuk öbekleri gibi ağaçların dallarında biriken karların altında, irili ufaklı turuncu ampuller gibi etrafı aydınlatmaya çalışırdı, mandalina ve portakallar.
Elimizle puslu camları siler, seyre dalardık elektrik direklerinin ışığında dans edip oynaşan kar tanelerini. Ne de olsa önce doğa kutlardı yeni yılımızı.
Komşuların bahçesine tırpana çıkar, tadına doyamazdık dalından koparıp koynumuza doldurduğumuz portakal ve mandalinaların…
Zaman geçti, biz yaşlandık…Evler eskidi, çoğu bakımsızlıktan kurudu o mandalina ve portakal ağaçlarının. Rengi soldu, renksiz ve tatsız kaldı o bahçeler…
Geçtiğimiz gün Zaferimilli Muhtarı Buğra Gök’ün mesajını okuyunca yeniden gittim o günlere. Mahalle sakinlerine Altınordu Belediyesi’nden aldığı narenciye fidanlarını dağıtıyormuş Buğra. Çoğu portakal ve mandalina olmak üzere son iki yılda tam 1700 fidan dağıtmış muhtar. Bu fidanlar büyür, turuncu ampullerle bezenmiş ağaçlara dönüşür mü birkaç yılda. Yeniden turuncu ışıklar saçar mı Taşbaşı’nın ve Zaferi Milli’nin bahçeleri!.. Tırpana çıkar mıyız yeniden!..
Yorum yazarak Ordu Olay Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ordu Olay Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ordu Olay Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ordu Olay Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Ordu Olay Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ordu Olay Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ordu Olay Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ordu Olay Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.