Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’de yaşayan 4 milyon Suriyeli mültecinin evlerine dönebileceği güvenli bölgeler oluşturmayı hedeflediklerini vurgulayarak, ülkemize ağır bir yük olmaya başlayan bu insanların gönderileceği mesajını verdi.
Aslında, daha önce de buna yönelik mesajlar verilmiş, ancak 35 milyar dolar harcadığımız sığınmacılar ülkelerine dönmemişti. Aksine Suriye’den insanlar akın akın Türkiye’ye gelmeye devam etti. Bunlardan bir bölümüne Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı bile verildi.
İç savaştan kaçarak “Tanrı Misafiri” olarak kabul ettiğimiz bu insanlar artık ülkemize, özellikle ekonomimize ağır bir yük olmaya başladı. Erdoğan’ın ifade ettiği gibi Suriyeli mültecilerin barınması, eğitimi, sağlığı ve diğer giderleri için 35 milyar dolar harcandı.
Ülkemizde milyonlarca insan işsiz gezerken, düşük aylıklarla yaşamaya çalışırken, bu rahat insanlara bu denli büyük paranın harcanması gerçekten insanı incitiyor. Suriyelilere doğum ücretsiz, hastane ücretsiz, ilaç ücretsiz. Oysa acilden hastanelere giriş yapan insanlarımız yüklü miktarda para ödüyor.
Hatta aralarında şirket kurup ticaret yapanlar bile var. Vergilerini vermiyor, esnafımız bunlar karşısında haksız rekabetten ötürü yeniliyor.
Yabancı kaçak işçilik Suriyelilerin gelmesi ile birlikte ürkütücü boyutlara ulaştı. 30, 40, 50 lira gibi son derece komik günlük ücretlerle merdiven altında kaçak çalışan mülteciler, boşta gezen yüz binlerce üniversite mezunu gencin ekmek kapısını kapatırken, ucuz istihdamdan ötürü emekçileri işinden ediyorlar. Bu tablo bile Suriyeli mültecilerin Türk vatandaşına, ekonomiye ne denli tahribat verdiğini ortaya koyuyor.
Barındıkları mahallerde de çıkardıkları nahoş olaylarla huzuru kaçırıyor, istenmeyen insanlar oluyor. Halk, ilk başlarda hoşgörü gösterdiği bu insanları artık istemiyor. Suriyelilerin ülkelerine dönme zamanı geldi, hatta çoktan geçti bile.
Suriyeliler için harcanan 35 milyar dolar para cari açıkla boğuşan Türkiye için çok büyük para.
Türkiye, sınırına yığılan milyonlarca Suriyeliye kapılarını açarak bir anlamda insanlık görevini yaptı. Hatırlayın başta Almanya olmak üzere, diğer batılı ülkelerin öcü gibi korkuttuğu sığınmacılara kapılarını nasıl kapattığını, Türkiye’ye adeta yalvararak, “Siz alın, sakın bize göndermeyin” yakarışlarını. Sırf Suriyeli değil ve başka ülkelerden gelen sığınmacılara da kapılarını kapatmıştı Avrupa’nın insan hakları ile her daim övünen ülkeleri.
Sığınmacıları tutma karşılığında AB tarafından Türkiye’ye vaat edilen paraların çok az miktarı verildi. Gerisi unutuldu gitti. Hatta vizelerin kalkabileceği bile gündeme getirilmişti. Ne var ki aradan geçen sürede ne vizeler kalktı ne de söz verilen paraların, yardımın tümü ödendi. AB ülkeleri öcü gibi korktuğu Suriyeli mültecileri Türkiye’nin başına kakaladı.
İlk geldiklerinde insanlık görevi, vicdani sorumluluk diyerek, iç savaştan kaçan bu insanları kabullendik, genç işsizlerimizin önünü kesmesine karşın kayıt dışı çalıştırılmalarını görmezden geldik.
Ucuz işgücü peşinde koşan işverenlerin de işine geliyordu düşük ücretle Suriyelileri istihdam etmek.
Aralarında ticaret yaparak patron olanlar bile var. Yani bizden biri olduklarını bir ölçüde benimsedik. Mahallerde, bölgelerde egemenlik kurarak çoğunluk sağladılar. İstanbul Fatih’teki mahaller, sokaklar, işyerleri buna en güzel örnek.
Aralarında nitelikli, alanlarında yetenekli birçoğuna Türk vatandaşlığı statüsü bile verildi. Seçimlerde oy kullandılar. Türk yurttaşların sahip olduğu hakları elde ettiler.
Türkiye’de rahat bir yaşam sürdüren sığınmacılar bayramlarda ülkelerine gidip, gezip akrabalarını ziyaret edip, tatillerini yapıp yeniden dönüyorlar. Sahi böylesi rahat bir ülkeyi nereden bulacaklar?
Ne var ki, yaşadıkları kentte, bölgelerde, mahallerde huzursuzluk yaratmaları, çeşitli suçlara karışmaları sabırları taşırdı. Türk askeri Suriye’de canı pahasına savaşırken, göçmenlerin Türkiye’de rahat yaşam sürmeleri, patron olabilmeleri, havuzlu villalarda yaşamaları, plajlarda güneşlenmeleri insanlarımızı haklı olarak rahatsız ediyor.
Onlara ırkçı gözle bakılmadı, “Tanrı Misafiri” olarak kabul edildi. Ama ülkelerine dönme vakitleri artık geldi, geçti bile. Erdoğan’ın dediği gibi kısa sürede ülkelerinin yolunu tutmalı, evlerine gönderilmeli bu insanlar. Umarım gidişleri bu kez gerçekleşir.
Yorum yazarak Ordu Olay Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ordu Olay Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ordu Olay Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ordu Olay Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Ordu Olay Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ordu Olay Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ordu Olay Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ordu Olay Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.