Akçay Kahve’nin önünde her zaman oturduğum Selvi ağacının dibindeki masaya oturup her zamanki gibi ıhlamurumu söyledim ve yayla havası ile ıhlamur kokusunu ayni anda içime çekmenin nefsime verdiği şımarıklıkla arkama yaslanarak gayri ihtiyari sağı solu izlemeye başladım. Yan masanın Türkiye gündemine dair desteksiz salvoları olmasa ruhumun en derin köşelerine kadar inip doyumsuz bir dinginlikle huzuru yakalayacaktım. Fakat olmadı. Dikkatimin yan masadan etkilenmemesi için mücadele ederken arka masamda bir amca öyle bir ah çekti ki, o ah, tüm hızıyla Karga Tepesinden yankılandı geri geldi: “Ahhhh eski günler, ah!” Kahvede derin bir sessizlik, bende de bir huzura yönelme hali;
Eski günler ya; ancak derinlerden çekilen bir ofla rahatlandığı o eski günler… İnsan yaşlandığına mı yansın, yoksa o gün değerini bilemeyip bugün bulamadığı o şeylerin hasretine mi yansın?
●Sahi, ne oldu o soğuk ve uzun kış gecelerindeki içimizi ısıtan misafirliklere? Kuzinede misafiri bekleyen beyaz yayla patatesi ile buğulu mutfakların vazgeçilmezi fasulye turşusunu yemeyecek miyiz artık?
●Geceleri mahalle aralarında, gecenin zifiri karanlığını düdük sesi ile ayazı yara yara giden kahve rengi üniformalı bekçi amcalar nerede? Yoksa artık caddeler üç beş sarhoşa mı teslim oldu?
●Peki Kasetçi Adem’in seyyar tezgahında kilci havası çalarak başlattığı Cumartesi günleri ne olacak? O mahşeri kalabalık. Her dükkânda onlarca insan, her köşe de hunharca ticaret. Alan da memnun satan da memnun hali. Yoksa artık cumartesiler, pazartesiler aynı mı olacak?
●Nerede o nalbantlar, bakırcılar, semerciler, kalaycılar; Sami ustanın sepet sepet lahmacunu satan kirli yüzlü emekçi çocuklar?
●Mal pazarı ne zaman canlı hayvan pazarı oldu? Artık Ambarcıoğlu Mahmut’un iki eli birbirine sıkıştırarak başlatıp, el sıkışa sıkışa Efeler’in oraya kadar gelinip cayılan mal pazarlıkları olmayacak mı?
●Nerede İzzet’in Mehmet’in ikide bir olur olmadık zamanlarda kapısı açılan parlament mavisi jipi? Hiç mi özlemiyorsunuz Sakallının, Cemse’nin taksisini? Taksici Şakir’e mi kaldı meydan yani?
●Rüzgâr Ahmet’in egzozu delik sepetli motosikletinin bir jet misali sesini hatırlamıyor musunuz?
● O çay ısmarlayan bakkallar unutulur mu hiç? Nereden çıktı bu BİM’ler, A.101’ler.
●Köprübaşında gözleri mağdur diye ikide bir şekerini aşırdığım Hicabi Emmi’ler, çeyrek ekmek arası helva aldığım Töngelli Mehmet’ler dün gibi hatırımda.
● Sahi o çeyrek ekmek-çayla karın doyuran kara fırınlar nerede? Yoksa Dilkiler, Efeler yeni düzene ayak mı uydurdu?
●Soframızdaki gıcır peynirin yerini ne zaman hazır peynirler aldı? Çökelek gitti yerini lor mu geldi?
●Sevdaların, aşkların ilk buluşmalarına ev sahipliği yapan Hasret Pastanesine duyulan hasret nasıl tarif edilir? Neden sahip çıkmadık ilk sevdalarımıza ev sahipliği yapan Pastaneci Halit Amca’ya?
●Sahi ne ara pastaneler Bella Mella, kafeler bistro oldu? O ağaç gölgeliklerinin altında ipeksi çime üç beş el yapımı tahta masalarla kurulan çay bahçelerine ne oldu? Artık çay bahçelerinde içilen gazozların yerine bistrolarda gırla giden expressolar, milkshakeler mi geldi?
● Lokantaların yerini restoranlar mı aldı? Gocuğun yerinde bol ekmekli az kuru pilav yemeyen var mıdır acaba eskilerden?
● Arap’ın seyyar araba ile sattığı kırmızı yumurtalar hiç unutulur mu?
● Hele hele tüm Aybastı caddelerini kokusuyla saran Ethem Emminin gazete kağıdına sarılı kara yağa bandırılmış çeyrek ekmek kebapları. Rahmetlinin efsane olmuş “Kebabııın yeeee!” sloganı hala kulaklarınızda çınlamıyor mu?
● Yoksa Erkek Salim’in ceviz helası yerini Nutella’ya mı bıraktı?
●Ceviz dedin de sahi bu ceviz ağacından olma, her evin başköşesinde padişah gibi oturan, genç kızların tüm birikimi çeyiz sandıklarından hala evinde olan var mı?
● Ya da banyodan sonra kemik tarak nam-ı diğer bit tarağı değmeyen saç var mıdır eskilerden?
●Nerede o sokakların günahsızları; Helim’i, Adem’i, İlyas’ı, Duran’ı
●Tam bayram bitti derken başlayan Kabalı bayramlarına ne oldu peki?
●Tek kanalla mutlu olan çocuklarımız şimdi ellerinde tablet, parmaklarının altından binlerce kanalla neden mutsuz acaba? Hepsi bir yana “Susam Sokağı” bir yana dediğinizi duyar gibiyim.
● Tüm köyü bir eve toplayan Dallas dizisi, bir evi bile bir araya toplayamayan günümüz olanca dizilerin hepsini cebinden çıkarır değil mi?
● Harman yerinde kurulan arkadan seslendirmeli sessiz sinemaları herkes unutmuştur, lafım yok da. Artık ne sinemamız kaldı Aybastı’da ne hamamımız.
●Artık Aybastı İmaj FM’den istek isteyemeyecek miyiz sevdiğimiz kız için? Yakışıklı muavinimiz Kamil’in isteklerini dinleyemeyecek miyiz? Dj İlkay’lar, Cesi’ler, İmdat’lar kulağımda çınlar hala.
●Koca koca adamların oynadığı orta oyunlar da olmayacak galiba?
● Her okulun sırayla düzenlediği açık hava müsamereleri yerini Türkiye geneli deneme sınavlarına mı bıraktı?
● Ramazanlarda zengin fakir demeden dolaşılan köy davetleri, ev iftarları gitti de yerine belediye çadırları mı geldi?
●Camiidüzünde herkesin sevdiği Kepçe Mehmet Emmi’nin fanatiği olduğu Esenlispor’a bağıra bağıra yaptığı dualar ile başlayan Esenli-Ortaköy derbisi hiç olmayacak mı artık? “Esenli esti, fileleri kesti” tezahüratları kulağımda çınlıyor hala.
● Zühtüler, Muammerler, İhsan Hocalar, Abdiler, Meteler unutulur mu? Kasten adam yaralamaya girecek faullerin mümessili Özden’in hakemi bir kafa ile yere indirip taraftarın tezahüratıyla kahramanlar gibi dışarı çıkması hiç unutulur muydu?
● Feyyaz bilardoda atariye atılan tekme sayesinde ayni jetonla bir kez daha oyun oynamaya hak kazanmış öğrencinin hevesini kursağında bırakan Tuncer Hoca acaba bir öğrenciye daha vurabiliyor mudur şimdilerde?
● Sümerbank gibi olur mu hiç LCW’ler Defactolar?
● Kim artık fındık veresiye mal satır çarşıda pazarda?
Sonra kahvenin önünden bangır bangır bir sesle içi genç dolu bir araba geçer. Tüm hayallerimi bozarcasına. Arabadan tüm yaylaya yankılan şu rep şarkı da manidardır, günün anlam ve önemine:
Eskidendi eskiler hiç uğruna teptiler
Onların ki hoş gelir sen yaparsan tepkiler
Korkutandı insanı kirli eller tetikler
Merminizden fayda yok sözlerimse etkiler (Söz:Mc Khabuss)
Akabinde o ilginç şarkıya nispeten dudaklarımda mırıldandığım SEZAN Aksu’nun şarkısı: Hani şarkılar bizi henüz bu kadar incitmezken/Eskidendi, eskidendi, çok eskiden…
Yorum yazarak Ordu Olay Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ordu Olay Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ordu Olay Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ordu Olay Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Ordu Olay Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ordu Olay Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ordu Olay Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ordu Olay Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.