Fındık üreticisi yine sıkıntılı, yine düşünceli, yine buruk.
Henüz resmi açıklama yapılmasa bile gelen haberler rekoltenin geçen yılın neredeyse üçte biri kadar olduğu yönünde. Özellikle kıyı kesiminde ürünün yok denecek kadar az olduğu fındıkçılar tarafından dile getiriliyor.
Yüz binlerce Karadenizli üretici dört yıldan bu yana temel geçim kaynağından bir türlü umduğunu bulamıyor, beklentisini karşılayamıyor. Ya fındık çok az oluyor ya da bol rekolteye karşın yerlerde sürünen fiyatlar karşısında hayal kırıklığı yaşıyor. Devletin piyasadan elini ayağını çekmesinden ötürü tekel firmalar yıllardır fiyatta belirleyici oluyor, ürünü istedikleri rakamdan alıyor. Olan da gariban Karadenizliye oluyor.
Yakınmaların yöneldiği uluslararası tekel firmalar, üreticinin bahçelere yeterli bakımı yapmadığını, ağaçların çok yaşlı olduğunu, bundan ötürü fındığın dolgun olmadığını, doğal olarak fiyatının ucuz belirlendiğini savunuyor. Destekleme fiyatı uygulamasından dolayı üreticinin bahçelere yeterli bakımı yapmadığı belki bir ölçüde doğru olabilir. Ama gerçek olan bir şey var ki, o da hala dünyanın en leziz, en kaliteli fındığının Karadeniz’de yetiştiğidir.
Bakmayın siz, tekel firmaların bu gerekçeleri öne sürmesine. Türkiye, dünyada en fazla fındık üreten ülke. Devletin piyasadan çekilmesi sonucu meydanı boş bulan firmaların yanı sıra, bazı tüccarlar da önceden üreticiye borç para vererek hasat sonu ürünü ucuz fiyattan kapatıyor. Fındıktan başka geçim kaynağı olmayan üretici, paraya ihtiyacı olduğunda, tüccarlara giderek borç alıyor, ödeme zamanı geldiğinde ürününü piyasanın hayli altında borçlusuna vermek zorunda kalıyor.
Hem tekel firmalar hem de alivreci denilen tüccarlar ne kadar karşı çıkarsa çıksınlar bu kısır döngü yıllardır sürüyor. Kaybeden her zaman Karadeniz’in çileli üreticisi oluyor.
Geçen yıl fiyatların 7-8 liraya kadar gerilemesi karşısında üreticinin feryadı üzerine devlet, Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) aracılığı ile piyasaya girerek fındık aldı. Düşük olan fiyatlar 12-13 liraya kadar yükselse de geç müdahaleden dolayı bir süre sonra yeniden düştü. Yani TMO da engel olamadı fiyatların gerilemesine. Çünkü, TMO alım yapana kadar “Atı alan Üsküdar’ı geçti” misali tekel firmalar ve alivreciler piyasayı çoktan kapatmış, üreticinin elindeki fındığı almıştı.
Bu yıl da aynı senaryonun gerçekleşmemesi için devlet piyasaya erken girerek TMO aracılığı ile fındık alımlarına mutlaka başlamalı. Eğer geç kalırsa üretici ihtiyaçtan dolayı yine fındığını tüccara ucuz satacak, yine yoksunları oynayacak.
Bir zamanlar üreticinin göz bebeği olan Fındık Tarım Satış Kooperatifleri Birliği (FİSKOBİRLİK) serbest piyasadan fındık alacağını açıkladı. Yönetim Kurulu Başkanı Lütfü Bayraktar, “Bize gelecek tüm fındığa talibiz.50 bin ton, 100 bin ton, 150 bin ton hepsine talibiz, ne gelirse alacağız” diyerek üreticinin yüreğine su serpti. Eğer, TMO ve FİSKOBİRLİK beklentilere uygun fiyatla piyasada erken alıma başlarsa, tekel firmalarla tüccara muhtaç olmadan üreticinin yüzü bu yıl gülebilir, fındık yıllar sonra hak ettiği değeri bulabilir. Yani, fındıkçının umudu TMO aracılığı ile devlet ve FİSKOBİRLİK’in piyasaya egemen olması, ürünün heba olmaması.
Yine vurguluyorum, TMO geçen yıl gibi piyasaya geç girerse tren yine kaçar. Aslında devlet babalığını göstererek fındıkçıya sahip çıkmalı. Yıllardır “serbest piyasa ekonomisi uygulanıyor” gerekçesiyle fındıkçı sahipsiz bırakıldı. Bu görüşü bırakılarak artık devlet üreticiyi sahiplenmeli.
Devletin bir an önce milyonlarca kişinin geçim kaynağı olan fındık politikasını, fiyatını belirlemesi şart. FİSKOBİRLİK de TMO’nun fiyatından düşük bir rakamla piyasaya girmeyecektir sanırım.
Aslında bir zamanların gözde kurumu olan FİSKOBİRLİK devlet desteği ile eski günlerine döndürülebilir, daha işlevsel hale getirilebilir. Güçlü bir FİSKOBİRLİK her daim üreticinin yararınadır.
Her ağustos ayı geldiğinde fındıkçının beklentisi, umutları “elime para geçecek” diyerek hayli yükselir. Ne var ki umutlar ya rekoltenin düşüklüğünden ya da yerde sürünen fiyatlar karşısında karamsarlığa dönüşür. Karamsarlığın bu yıl da yinelenmemesi, fındığın heba olmaması için devlet üreticiye sahip çıkmalı, tekel firmalara ezdirmemeli.
Yorum yazarak Ordu Olay Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ordu Olay Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ordu Olay Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ordu Olay Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Ordu Olay Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ordu Olay Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ordu Olay Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ordu Olay Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.