Nasıl olduğunu unutmuş!...

Adam gözü dönmüş şekilde ana muhalefet liderinin suratına yumruk savuruyor, Türkiye’de yer yerinden oynuyor, yargıç karşısına çıktığında pişkin şekilde “olayın nasıl olduğunu unuttum” diyor. Pes doğrusu.

Anımsarsınız, Geçen yıl Ankara-Çubuk’ta şehit Yener Kırıkçı’nın cenaze törenine katılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, organize olan gözü dönmüş bir grup tarafından yuhalanmış, Osman Sarıgün tarafından yumruklanmıştı. Olaylar o kadar tehlikeli boyuta ulaşmıştı ki, Kılıçdaroğlu’nun sığındığı ev yakılmak bile istenmişti. Sağ duyusunu yitirmiş bir kadının “yakın bu evi” çığlıkları hala ürpertici bir ses olarak kulaklarda çınlıyor. Güvenlik güçlerinin müdahalesiyle Kılıçdaroğlu olay yerinden zırhlı araçlarla uzaklaştırılmıştı.

Aralarında yumrukçu Osman Sarıgün’ün de bulunduğu tutuksuz 36 sanığın yargılanmasına dün Ankara’da başlandı. Mahkemede savunmasını yapan yumrukçu sanık üzerinden uzun zaman geçtiğini, olayın nasıl olduğunu hatırlamadığını açıkladı. Hatırlamadığım dediği çirkin olay, 22 Nisan 2019’da meydana gelmişti. Yani üzerinden iddia ettiği gibi uzun zaman değil, 1.5 yıl geçti.

Aklınca masum ayaklarına yatarak, davadan ceza almadan sıyrılmak istiyor. Unutması mümkün mü? O ucube yumruk ana muhalefet liderinin yüzüne savrulmuş, Türkiye günlerce bu olayı konuşmuştu. Kendisi nasıl unuttu anlamak mümkün değil. Yargının bu cahil insanın sözlerine itibar etmeyerek, gerekli cezayı vereceğini umuyorum. Aslında, Osman Sarıgün’ün birileri cesaretlendirmeden saldırıyı gerçekleştirmesi olası değil. O ve onun gibilerin bağrışları, linçe yönelik tavırları hala gözlerimizin önünde.

Kemal Kılıçdaroğlu, sadece bu değil, çok sayıda çirkin saldırılarla karşı karşıya kaldı. Artvin’de PKK’lıların konvoyuna silahla ateş açması, Meclis’te yanına nasıl o kadar yanaştığı hala bilinmeyen birinin tacizine maruz kalışı ve son olarak organize suç örgütü liderinin tehditlerine uğraması. Hiç kuşku yok ki, Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik tehditler, saldırılar, sert salvolar konuşmalarından, birilerini rahatsız etmesinden kaynaklanıyor. Ana muhalefet partisi başkanı olarak elbette eleştirilerini yapacak, rahatsızlık verse de birilerinin açığını, halkın yararına olmayan uygulamaları dile getirecek. Eğer bunu yapmazsa o zaman ana muhalefet görevini yapmamış olur.

En çok da “bölücü terör örgütünü neden kınamıyor, neden HDP ile yan yana geliyor” gerekçeleriyle karşıt partiler tarafından sert eleştiriliyor. Hakkını teslim edelim, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün koltuğunda oturan Kemal Kılıçdaroğlu, terör olayları gündeme geldiğinde PKK’yı yerden yere vuruyor, şehit cenazelerinin törenlerine elinden geldiğince katılıyor. HDP ile siyasi birlikteliğin içinde yer almıyor. Parlamento içinde yer alan diğer partiler gibi onlarla da görüşüyor. Sırf, siyasi kaygılarla ana muhalefet partisini bu açıdan suçlamak, yarar değil zarar getirir, birileri de kendine vazife çıkarır. Yumrukçu Osman Sarıgün ve organize suç lideri gibi.

Koronayla uğraşan Türkiye, bu bela yetmezmiş gibi siyasette aşırı gerginliği kaldıramaz. Böyle günlerde birlik ve beraberlik olmayacak da ne zaman olacak?