Aydınlanma savaşçısı…

Aydınlanma savaşçısı, Atatürk ilkeleri ve Cumhuriyet’in yılmaz savunucusu Bahriye Üçok’un yobazlar tarafından katledilişinin üzerinden 30 yıl geçti.

Öğrencilerini sıkı Atatürkçü, laik ve demokrat olma yolunda eğiten, dersler veren Üçok, her daim saldırıların hedefindeydi. Tehditlere boyun eğmeyen Bahriye Üçok, bir sonbahar günü 6 Ekim 1990’de bombalı suikast sonucu yaşamını yitirdi. Bombalı paketin patlaması ile solan bir yaprak gibi savrulan Üçok, son atakla kızı Kumru’yu hayatta tutmayı başarmıştı.

Geçen yıl yazdığım yazı hala güncelliğini koruyor, Cumhuriyet ve Atatürk ilkeleri hala saldırı altında. İşte o yazı.

“Makası evin girişindeki konsolun ilk çekmecesinde buldu. İpleri kesmeye çalıştı. Paket zor açılıyordu. Yırtık yerinden içine baktı, kitapları gördü. Kumru bir an annesiyle göz göze geldi ve ‘Anne, şimdi açma’ diye bağırdı… Bahriye açmaya niyetliydi “Kumru’ dedi. ‘Sen uzak dur kızım’.

Elfin Tataroğlu, 29 yıl önce evine gönderilen bombalı paketin patlaması sonucu yaşamını yitiren Prof. Dr. Bahriye Üçok’un ölüm anını “Bahriye” kitabında dokunaklı bu ifadelerle anlatıyor.

TV programlarında yaptığı konuşmalardan ötürü yobazların hedefinde olan aydınlıkçı, laik, Mustafa Kemal Atatürk’ün çağdaş ilkelerinin ödünsüz savunucusu, Atatürkçü Düşünce Derneği’nin (ADD) kurucu üyesi, öğretim üyesi, yazar Bahriye Üçok’un ölümünün üzerinden koca 30 yıl geçti.

Dini körleştiren, yozlaştıran, kendi çıkarları için kullanan karanlık kafalılara karşı yılmadan ve korkmadan mücadele etti Atatürk devrimlerinin savunucusu yiğit bilim insanı. Yaşamı boyunca İslam dinine ilişkin gerçeklerin gün yüzüne çıkması için dinin bazı yoz kafalar tarafından nasıl çarpıtıldığına yönelik kitaplar yazdı, yurdun her yanında konferanslara katıldı. Tek amacı, İslam dininin örümcek kafalılara bırakılmayacak kadar değerli olduğunu halka anlatmak, benimsetmekti.

Aradan geçen 30 yıla karşın, hala bu tür ucubelere, tarikat çatısı altında çocuklara, kadınlara, erkeklere cinsel saldırıda bulunanları gördükçe, tanık oldukça kahroluyor insan.

Çalışmalarından ötürü “cehennemden yerinizi ayırttık” şeklinde ölüm tehditleri alıyordu. Bu tehditlere aldırmayan, boyun eğmeyen Atatürk’ün kızı Üçok, öğretim üyesi olduğu Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi bünyesindeki etkinlikleri ile aydınlanma çalışmalarını kararlılıkla sürdürürdü. Katı kadın hakları savunucusu da olan Bahriye Üçok, Anadolu’da kadın olmanın güçlüğünü Ordu ve Trabzon’da geçen yaşamının ilk yıllarından çok iyi biliyordu.,

Karadeniz’in yoksul yaşamından azmi ve okuma çabası sayesinde sıyrılarak kendini yetiştiren Bahriye Üçok, başarı merdivenlerini birer birer tırmanarak İlahiyat Fakültesi’nin ilk kadın üyesi oldu. Senatör ve milletvekili seçildi, ülkesine, halkına hizmet etti. Üstlendiği görevlerinde kadın hakları ile ilk büyük devrimi İslamiyet’in gerçekleştirdiğini, ancak çıkarcıların İslamiyet’i yanlış anlattığını kanıtlamak için uğraştı. Bu uğurda evine gönderilen bombalı paketin infilakı ile canından oldu.

Ordu ve Trabzon’da geçen ilk çocukluk günlerini, gençlik yıllarında aldığı opera eğitimini, Ankara’da yükselen ve sonlanan yaşamını, yobazlara karşı mücadelesini, kızı Kumru ile eşi Coşkun Üçok’a olan sevgisini yakından öğrenebilmek için Elfin Tataroğlu’nun “Bahriye” kitabını okumak gerekiyor.

Türk aydınlanmasının öncülerinden Bahriye Üçok’un soluk soluğa geçen yaşamına, acılarına, sevinçlerine tanık olmaya hazırsanız, “Bahriye” sizi bekliyor. Bahriye Üçok, aydınlanma yolunda öldürülen Uğur Mumcu, Muammer Aksoy, Ahmet Taner Kışlalı, Çetin Emeç ve Abdi İpekçi gibi unutulmayacak.