Ordu
DOLAR19.1773
EURO20.9634
ALTIN1222.1
Yalçın Şimşek

Yalçın Şimşek

Mail: [email protected]

Acının çocukları…

Kasabanın ürününü köylerle, köyün ürününü de kasabayla buluşturan seyyar bir çerçiydi, Ohannnes Musayan Efendi. Her şey yolunda gidiyordu onun için. Oysa her şey bir anda değişecekti 1915 Ermeni tehciriyle birlikte…

Ordu’nun en ünlü semercisiydi Karnik Usta. O da kendini dönüşü olmayan bir yolda bulacaktı 1915’te! Sadece onlar mı, yaşı tutsun tutmasın, her Ermeni yapına düşeni alacaktı bu travmadan!..

Musayan Efendi, 9 yaşındaki oğlu Vartan’ı, Karnik Usta da daha 3.5 yaşındaki torunu Meline’yi geride bırakarak çıkacaktı ölüm yolculuğuna!.. Vartan, Sivas’ın Gürün kazasındaki bir aileye, Meline de Ordu bir Rum aileye bırakılacaktı evlatlık olarak.

Gerisi acı!.. Annesiz, babasız çocuklar; çocuksuz anne ve babalar… Dinmeyen acı, özlem ve gözyaşı… Çıt bile çıkmayacaktı göç yollarına düşenlerden; ne bir mektup ne bir haber ne bir ses ne bir seda! Ölüm sessizliği çökecekti yüreklere!

10 yıl sonra, 9 yaşında yürüdüğü yolları geriye doğru kat edecekti Vartan. 19 yaşında kavuşacaktı, 10 yıl önce ayrıldığı Ordu’ya. Belki de o, ulu bir çınar ağacını gördüğünde almıştı bu kararı. Belki de o koca ağaç eğilip, “Ulu bir çınar olmak istiyorsan, sığındığın değil, doğduğun kentte kök salmalısın,” diye usulca fısıldamıştı Vartan’ın kulağına…

Oysa ne elde vardı ne avuçta. Ne cepte vardı, ne de üst başta… Vartan, o halde çıkacaktı, Ordu’da mağdurlara kol kanat geren matbaacı Ermeni Karnik Efendi’nin karşısına. Karnını doyuracak, yeni giysiler alacak, ardından da onu bakırcı Mıgırdıç Ustaya götürecekti Karnik Efendi…  

Sol başta Hrant, sağ başta Ohannik, ortada Meline ve Vartan Bakır

Çok geçmeden acıyla sınanmış yürekler birbirini çekecek, 1932 yılında hayatları birleşecekti, kimsesiz Meline ile kimsesiz Vartan’ın… Zaten bakır ustalığında adını duyurmuştu Vartan. Soyadıyla da tescilleyecekti bunu; Vartan Bakır…

Dört meyve verecekti evlilik ağacı; iki oğlan iki kız. Önce Hırant, ardından Ohannik, sonrasında Heranus ve Madlen…

Hani yurtseverlik yarışına girer ya insanlar? Vatan sevgimizi, doğduğumuz kentlere sadakatimizi sorgularız ya hani!..

Belki de 9 yaşında ayrıldığı kente, 10 sene sonra geri dönmektir sadakat. Belki de Hrant Usta gibi İstanbul’da yaşayıp, nüfus kaydını hâlâ Ordu’da tutmaktır, insanın kentine duyduğu özlem.

Belki de “Ermeni mahallesi”de gezinirken kulağımıza çalınan acı yüklü ezginin namelerinde gizlidir vatan sevgisi. Çünkü acının kokusunu alırsınız; rengârenk bahar çiçekleri gibi Boztepe’nin bağrına serpiştirilmiş o tarihi evlerinin arasında dolaşırken.

Belki de dönüşü olmayan bir yola çıkanların, başlarını çevirip, doğdukları topraklara son kez baktıklarında yüreklerinde duydukları sızıdır vatan sevgisi.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar