Kuvvetlinin adalete hükmettiğini, haklının güçlü karşısında hakkını koruyamadığı birçok olaya şahit olmaktayız. Son olarak korona virüs hastalığına rağmen profesyonel ligler başlatılırken, amatör liglerde aynı kararın alınmaması tepki çekiyor. Oysaki adil olmaktan adını alan adaletin güçlü ile güçsüzü ayırt etmemesi gerekirdi. Salgının ülkemizde görülmesiyle, vakaların artmaması için futbola uzun bir süre ara verildi. Buraya kadar sorun yok. Sorun şurada başlıyor. Tekrardan vakaların azalmasıyla beraber Süper Lig, TFF Birinci, İkinci ve Üçüncü Ligler kaldığı yerden oynanmaya başladı. Ama amatör ligler hala başlamadı. Sizce bu çifte standart değil mi? Amatörde oynayan, hiçbir geliri olmayan binlerce futbolcu isyan ediyor. Evlerine ekmek götüremiyor, ailesinin geçimini sağlayamıyorlar. Sadece oyuncular değil, teknik heyet, antrenörler, malzemeciler, şoförler vs. insanlar büyük sıkıntılar yaşıyor. Korona sadece amatör liglerde mi var? Halı sahalar ve kapalı spor salonlarında yok mu? Uludağ'da kayak tesislerinde virüs yok, turistlerin elini kolunu sallayarak gezdiği İstiklal caddesinde virüs yok, siyasi parti kongrelerinde virüs yok ama, iş amatör maçlara gelince virüs var. Yok ya!
Uzun süredir idman yapmayan, maç oynamayan oyuncunun futbol hayatı biter. Üst liglerde olduğu gibi BAL ve amatör liglerde de futbolcular sahaya çıkmadan önce test uygulanabilir. Bu zor şartlarda amatör futbola gönül vermiş idarecilerin hevesleri, heyecanları, hedefleri yok ediliyor. Ülke futbolunda amatör ligler olmadan üst liglere oyuncu yetişemez. Türkiye'de sporcu ve taraftar sağlığı tartışması ağırlıklı olarak Süper Lig üzerinden dönse de işin görünmeyen kısmında fazlası var. Sporda ''günü kurtarma'' ve ''kısa yoldan kazanç elde etme'' zihniyeti hakim olduğundan ortaya böyle dandik bir durum çıktı. Profesyonel liglerde birçok takımda vakalar görülüyor ancak maçlar halen oynanıyor. Amatörde ise kafa karışıklığı ve kararsızlık sürüyor. Bu rahatsızlığın düzeyi isyan noktasında! TFF yönetiminin ''önce insan, sonra maç ilkesi'' ile hareket ettiğini söylemek büyük bir saflık olur. Bunların öyle bir hassasiyeti asla yok. Eğer bu doğru olsaydı üst ligleri de oynatmazlardı. Yani, burada gözetilen tek unsur, rant... Kimsenin amatör sporcunun sağlığını düşündüğü falan yok. İşin özeti şu; Yabancı çöplüğüne dönen Türkiye'de futbol batmış ve bir avuç ''tuzu kuru'' adamın keyfiyetine terk edilmiştir. Kulüpler gırtlağına kadar borç batağına saplanmıştır. Kurtulması artık çok zor bir hal almıştır.
Bir çift söz de ASKF ve TÜFAD'a gelsin. Bu ikisi, bu süreçte çok pasif ve etkisiz kalmıştır. Bilhassa ASKF, TFF’nin aldığı her kararı onaylayan bir noter makamı olmamalı. Kulüplerin sesi olarak süreci ya tümden iptal, ya da tümden oynanmalı şekline dönüştürmelidir. Sonuç; Amatör futbolun mutfağıdır! Mutfağı kapatırsanız, yemek pişmez. Amatörlerin haykırışlarını duyun...
Yorum yazarak Ordu Olay Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ordu Olay Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ordu Olay Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ordu Olay Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Ordu Olay Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ordu Olay Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ordu Olay Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ordu Olay Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.