Geçen ay 11 ilimizi yerle bir eden, sadece ülkemizi değil tüm dünyayı yasa boğan Maraş depreminden sonra bazı illerimizde meydana artçı depremler de halkımızda endişe yarattı.
Bu artçı depremlerden biri de Başkent Ankara’da oldu. Ancak bu defaki artçı deprem, jeolojik değil, siyasi bir depremdi.
6 siyasi partinin bir araya gelmesiyle oluşan Millet İttifakının İYİ Parti fayı kırıldı.
Neyse ki, sağduyu devreye girerek fazla hasara neden olmadan bu tehlike atlatıldı.
Gerek kurumlar, gerekse uluslararası ittifaklarda görüş farklığından dolayı zaman zaman bu tür krizler yaşanmaktadır. Bunlar ittifakların fıtratında olan şeylerdir.
Millet ittifakında da Cumhurbaşkanı adayın belirlenmesinde, fikir ayrılığından dolayı bir kriz yaşanmıştır.
İttifakın Cumhurbaşkanı adayının altılı masadaki parti liderleri tarafından belirmesine İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener karşı çıkmıştır.
Tam iki yıldır durmaksızın yurt sathını adım adım dolaşarak halkın nabzını yoklayan Akşener, milletimizin gönlünde yatan Cumhurbaşkanı adayının İBB Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile ABB Mansur Yavaş’tan biri olduğunu ve seçimi açık farkla kazanacaklarını dile getirmiştir.
Kılıçdaroğlu’nun seçimi kazanmasının riskli olduğunuise , ülkemizin tek adam sisteminden çoğulcu sisteme geçmesi için son bir şans olan bu seçimde risk almanın faturasının ağır olacağını belirtmiştir.
Kriz de bu nedenle çıkmıştır.
Daha sonra, Akşener’in aday olarak önerdikleri İmamoğlu ile Yavaş’ın Cumhurbaşkanlığı icraatçı yardımcılıkları gkabul görülünce bu kriz giderilmiştir.
Popülarite düzeyleri hayli yüksek olan İmamoğlu ile Yavaş’ın kadroya transferiyle, gol sıkıntısı çeken takıma iki yıldız forvet oyuncusunun katılımı sağlanmıştır.
Böylece maçı kazamamama riski de asgari düzeye inmiştir.
Ancak bu kriz sürecinde sosyal medyada Meral Akşener hedef tahtası haline gelmiş, Halide Edip Adıvar’ın klasik romanlarından ‘Vurun Kahpeye’’nin linç edilen kahramanı Aliye Öğretmenini anımsatmıştır bizlere…
Kimileri niyet okuyarak onu hain ilan etmiş…
Kimileri beşli çeteyle anlaştığına dair senaryolar üretmiş…
Kimileri de onu aşağılamak amacıyla cinsiyeti ile ilgili çirkin metaforlar yapmıştır.
Akşener’in siyasi geçmişinin tomografisi çıkarıp masaya yatıranlar dahi olmuştur.
Bu kişiler, Kılıçdaroğlu’nun da siyasi karnesinde kırık notlarının olduğunu hiç mi bilmiyorlar ki?
Bu kırık notlardan biri de, Cumhuriyet tarihimizin en etkin yanlışlarından olan Ekmeleddin Vakasıdır.
Demek ki her siyasetçinin geçmişinde bazı olumsuzluklar ve çelişkiler olabilmektedir.
Bu sürecin en üzücü yanı ise, sosyal medyadaki paylaşımlarıyla Meral Akşener’i tahkir edenlerin, demokrasi havariliği yapan, mürekkep yalamış aydın kişiler olmasıdır.
Bu ne menem demokrasi anlayışıdır ki, kendileri gibi düşünmeyenleri, anında hainlikle itham edebilme refleksi gösterebilmektedir.
Şimdi de Akşener’in, tepkilerden yıldığı için masaya geri döndüğünü iddia edenler var..
Elin ağzı sakız değil ki büzesin.
Akşener’in verdiği tepki sonuç vermiş, İmamoğlu ile Yavaş kadroya dahil edilerek kriz giderilmiştir.
Masaya dönmeyip de evinde oturup torun mu seveydi?
Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adaylığı ülkemize hayırlı olsun. Allah kendilerini de, ona güvenenleri de mahcup etmesin.
Yorum Yazın