Baba diye seslendi küçük kız;
-Sen ne eğitimine gitmiştin?
Babası gülümseyerek cevap verdi. Babası; kızı bir şey merak ettiğinde anlatmaya bayılırdı. Hatta bazen fazla anlattığı için; kızının “Tamam tamam! Anladım babacığım” tepkisinden de kurtulamazdı. Ama kampta sessizliği de deneyimlemişti. Yokluğu, hatta “Öldüm mü lan ben” hissini yaşayacak kadar ileri gitmişti bir an duygusu. “Kısa cevap vermeye çalışayım” diyerek yanıtladı.
-Kızım, nefes koçluğu eğitimine gittim ben.
Küçük kız tam anlayamamıştı; nefes eğitimi deyince. Gözlerine kısarak söze girişinde hayret vardı; belli ki babası nefes almayı bilmiyordu, belli ki nefes aldığını farkında değildi. Aslında nefes almak, kendiliğinden olurdu. Anlayamadı küçük kız ve nefesin öğrenebilecek bir şey olmadığını düşündüğünden;
-Baba, daha önce hani karnımızda, işçi mikroplar var demiştin. Adları “bak-“ lı bir şeydi. Demiştin ki “Kızım bunlar çok önemli. Biz karnımızdaki mikroplara iyi bakarsak, hastalıklardan korunuruz. Onlar yediklerimizi eritmemize yardım eder, mutlu olmamıza yardım eder, parkta daha çok oyun oynamamıza yardım eder” demiştin. Bak babacığım hiçbirini unutmadım.
Babası büyük bir sevinçle söze girdi;
-Aferin benim minik sevdama. Minik sevdam, onların adı bakteri. Ama “Probiyotik” dediğimizde iyi yani işçi bakterileri kast etmiş oluruz. Kötü bakteriler de vardı hatırlarsan. Bizi hasta eden. Onlardan korunmanın da en kolay yolu ellerimizi yıkamaktı. Gittiğim eğitim nefes eğitimiydi. Şöyle söylesem belki daha kolay anlarsın; biz seninle meditasyon yapıyoruz ya; onu nasıl daha iyi yaparız, kendimizi nasıl iyi tanırız, nasıl içimizdeki çocuğa yaklaşırız. Onu anlattılar en basit şekliyle.
-Baba içinde çocuk mu var senin? Hamile misin? Kardeşim mi olacak? Ama erkekler hamile olmaz ki?
Söze birden girip heyecanla sormuştu çocuk. Baba şaşkınlıkla ama gülerek cevap verdi;
-Kızım, hamile değilim. İçimizdeki çocuk dediğimiz şey, insanlar büyüdüklerinde sadece; iş, televizyon, yemek, araba falan derdine düşerler. Ama içlerinde bir yerlerde senin şu an olduğun yaştaki halleri hep durur. Yani insanın o tarafı hiç büyümez. Mesela senin işe gidip; işler ne olacak derdin var mı? Ya da parka gittiğinde oyun oynarken; ben şimdi buradan atlarsam ayıp olur mu diye düşünüyor musun? Sadece içinden geldiği gibi oynuyorsun. Mesela; saçımı beğenmediğinde bana “baba uzun saç sana çok yakışıyordu kestirince hiç güzel olmamışsın şuan sana bakmak bile istemiyorum” demiştin. Bizler büyüyünce beğenmediklerimizi yani içimizden gelenleri söylemek yerine karşımızdaki kırılmasın diye veya ayıp olmasın diye “Ay saçların ne güzel olmuş” diyoruz. Ben kaydıraktan kaymayı çok seviyorum. Tek başıma gidip parkta kaysam; insanlar bana; “Kocaman adam çocuk gibi kaydıraktan kayıyor derler.” Oysa sizin arkanızdan kayınca, yani sizinle o içimdeki çocuk ne istiyorsa onu yapınca; “Adama bak, çocukları ile ne güzel ilgileniyor” diyorlar. Ben seninle ve kardeşinle oynarken ben de senin yaşındaki halime dönüyorum ve ayıp demelerine aldırmadan eğlenebiliyorum. Gittiğimiz eğitimde kendimizin çocuk tarafını da hatırlayın diye hatırlattılar veya bilmeyenlere öğrettiler kızım.
-Sen çocuk olunca ben daha çok seviyorum seni. O zaman çok eğlenceli oluyorsun.
-Ben de kendimin o halini çok seviyorum. Çocuklar içlerinde kötülük barındırmazlar. Dünya’ ya geldikleri gibi masumdurlar. Hayatta bir şeyler öğrendikçe de çeşitli alışkanlıklar edinirler ve bu alışkanlıklarla birlikte büyürler. İşte içlerindeki o en masum hal, yani Allah bizi yaratıp da dünyaya gönderdiği o en saf halden uzaklaşırlar. Uzaklaştıkça insanların biraz nefes alışları da değişiyor. Ben değişen nefes alışkanlığının doğala dönmesi için nefes koçluğu eğitimine gittim ve insanlara bundan sonra bu konuda yardım edeceğim.
-Bana yardım eder misin babişko?
-Minik Sevda’ m; sen henüz çok küçüksün. 12 yaşından sonra seninle de çalışabiliriz ama şimdilik seninle sadece meditasyon yapabiliriz. İstersen kısa bir meditasyon yapalım; hatta istersen meditasyon bebeğini de getir.
-Tamam babişko! Hemen getiriyorum. Kısa olsun ama; bazen otururken çok sıkılıyorum. Nefesi tam anlamadım ama anladığım kadarıyla sen daha mutlu olacaksın. Çünkü çocuk gibi olunca çok mutlu oluyorsun. Ben de ; sen öyle olunca çok mutlu oluyorum. O zaman güzel bir şey demektir.
-Çok güzel bir şey ama çok güzel bir şey kızım! Dedi adam. Sıkıca sarıldılar. Kızının kokusunu derin bir nefesle içine çekerken; aklından “Cennet de, cehennem de bu dünyada” diye geçiyordu.
Yorum Yazın