Kimi içer keyif alır,
Kimi feriştah oldum sanır,
Kimi babasını bile zor tanır,
Kimileri de vardır ki;
Eşek olur anırır.
Velhasıl içmek de bir sınavdır,
Kimi geçer not alır,
Kimi çakar, sınıfta kalır!
İçeceksen, ya kararında iç
Ya da ağzına dahi sürme hiç
Toplumumuzda bazı kişiler, ne içki içmenin, ne de eğlenmenin adabını maalesef bilmemekteler.
Gazetemiz Olay’ın önceki günkü haberlerinden birini okuduğumda, ister istemez üzüldüm.
Nasıl üzülmeyim ki, doğup büyüdüğüm, çocukluk ve ilk gençlik yıllarını geçirdiğim Şarkiye Mahallemizin genç, çalışkan ve sevilen muhtarı Emre Yayla, çaresizlikten adeta isyan ediyordu.
Barbaros Sokağındaki barlarda içip içip kafayı bulanlar, eğlenceyi tadında bırakmayıp sokağa taşırarak, ya da aralarında kavga çıkararak mahalle sakinlerinin huzurunu bozmaktaymışlar.
Muhtar Yayla, bu durumu defalarca ilgili makamlara iletmesine rağmen, bugüne kadar bir sonuç alamamış.
Ülkemizin bir çok yerinde konutların olduğu sokak ve caddelerde bulunan eğlence mekanlarına gelen müşteriler gece geç saatlere kadar eğlenmektedirler.
Ne var ki buradaki eğlenceler çoğu zaman sokağa taşmakta, kimi zaman da kendi aralarında kavgalar olmaktadır. Bu da haliyle o civarda oturan aileleri rahatsız etmektedir. Özelikle ertesi gün işe giden çalışanlarla, okula gidecek öğrenciler, bu yüzden uykularını tam olarak alamamaktadırlar.
İstanbul Kadıköy’ün kültür düzeyi yüksek en mutena semtlerinden Moda’nın sakinleri de, buradaki eğlence mekanlarına semt dışından gelenlerin davranışlarından oldukça rahatsız olduklarını sosyal medyada devamlı olarak gündeme getirmektedirler.
Önünü göremeyecek kadar sarhoş olanlar, buradaki apartmanların bahçesine girip işediklerinden bir çok apartman, demir parmaklıklı bahçe kapılarını kilitlemek zorunda bile kalmış.
Gece yarılarında sokaklara kadar taşan eğlenceler ile arabaların korna seslerinden semt sakinlerinin ne derece rahatsız oldukları, cep telefonlarıyla çekilen videolarla gösterilerek yetkililerden gerekenin yapılması istenilmektedir
Ne yazık ki toplum olarak pek çoğumuz, başkalarını rahatsız etmeden eğlenmeyi ve eğlenceyi tadında bırakmayı pek beceremiyoruz.
1969 yılında Ankara DTCF Fakültesine devam ettiğim yıllarda Anafartalar Işıklar Caddesindeki Ordu Talebe Yurdunda kalmaktayım. O günlerde, okulundan mezun olup yurttan ayrılmış arkadaşımız İmdat Cengiz’in Bahçelievler’deki bir salonda düğünü vardı. Arkadaşımız, vefakarlık gösterip Yurttaki tüm öğrenci arkadaşlarını da düğününe davet etmişti.
Ben gece öğreniminde olduğumdan arkadaşımızın bu nazik bu davete icabet edemediğim için üzgündüm. Ancak, iyi ki de edememişim.
Okuldan çıkıp yatmak için yurda geldiğimde 80 kişilik yurtta ancak 5-6 arkadaş vardı. Diğerlerinin hepsi düğündeydi.
Saat on ikiye doğru uyumuşum… Sabaha karşı, düğünden gelen arkadaşların yüksek sesle konuşmalarından uyandım. Birbirlerine öfkeyle bir şeyler anlatıyorlardı.. Aralarındaki konuşmalarından anladığıma göre düğünde içip karşılama oynayıp horonlar tepip düğünü epey şenlendirmişler.
Ancak kafa kıyak olunca, düğünden çıktıklarında eğlenceye sokakta da devam etmiş bizimkiler…O civarda oturan aileler, uykularını bölen debisi yüksek seslerden rahatsız olmuşlar haliyle… Hemen Emniyete telefon edip durumu bildirmişler.
Duruma müdahale etmek için birkaç polis gelmiş ama nafile…Bizimkilerde kafa kıyak ya, serde gençlik de var, üstelik de kalabalıklar… Biraz da bundan cesaretlenip polislere efelenmesinler mi… Siz misiniz buna yapan, polisler, merkezi arayıp bir otobüs toplum polisinin gelmesini istiyorlar.
Çok geçmeden bir otobüs dolusu, o yıllarda öğrencilerin fruko diye adlandırdıkları toplum polisi olay mahalline geliyor, bizimkileri karga tulumba bir diğer otobüse yükleyip Konya Yolunun 15. km sine götürüp bırakıyorlar.
Kışın ayazında oradan 4 saat yürüdükten sonra ancak ayılıp sabaha karşı yurda bitkin bir halde gelebiliyorlar.
Asayişten sorumlu olan il yöneticileri de, Şarkiye Mahallesinde sokak sakini aileleri huzursuz eden pavyon kuşlarını da, kedi azıtır gibi bir araca koyup kent dışında ıssız bir yerlere bıraksınlar, demiyoruz. Ancak, bar ve pavyon gibi eğlence mekanlarını ,konutların olduğu meskun alanlar dışında bir yerlere taşıyabilirler.
Belediyeler ise mahalle aralarına açılacak bu gibi eğlence mekanları için ruhsat vermeyebilirler, en azından…
Bunu yapmak çok mu zor ki?
Yorum Yazın