Ordu
DOLAR19.1714
EURO20.9389
ALTIN1221.9
Ali ÖZTÜRK

Ali ÖZTÜRK

Mail: [email protected]

BARLAR SOKAĞI

           Kimi içer keyif alır,

             Kimi feriştah oldum sanır,

             Kimi babasını bile zor tanır,

             Kimileri de vardır ki;

             Eşek olur anırır.

             Velhasıl içmek de bir sınavdır,

             Kimi geçer not alır,

             Kimi çakar, sınıfta   kalır!

             İçeceksen, ya kararında  iç

             Ya da ağzına dahi sürme hiç

            Toplumumuzda bazı kişiler, ne içki içmenin, ne de eğlenmenin  adabını maalesef bilmemekteler.

Gazetemiz Olay’ın önceki günkü haberlerinden  birini okuduğumda, ister istemez üzüldüm.

              Nasıl üzülmeyim ki,  doğup büyüdüğüm, çocukluk ve ilk gençlik yıllarını geçirdiğim Şarkiye Mahallemizin genç, çalışkan ve sevilen muhtarı Emre Yayla,  çaresizlikten adeta isyan ediyordu.

            Barbaros Sokağındaki  barlarda içip içip kafayı bulanlar, eğlenceyi tadında bırakmayıp sokağa taşırarak,  ya da aralarında kavga çıkararak mahalle sakinlerinin huzurunu bozmaktaymışlar.

            Muhtar  Yayla, bu durumu defalarca ilgili makamlara iletmesine rağmen,  bugüne kadar bir sonuç alamamış.

            Ülkemizin bir çok yerinde konutların olduğu sokak ve caddelerde bulunan eğlence mekanlarına gelen müşteriler gece geç saatlere kadar eğlenmektedirler.

            Ne var ki  buradaki eğlenceler  çoğu zaman  sokağa taşmakta, kimi zaman da kendi  aralarında kavgalar olmaktadır. Bu da haliyle o civarda oturan aileleri rahatsız etmektedir. Özelikle ertesi gün işe giden çalışanlarla, okula gidecek öğrenciler, bu yüzden uykularını  tam olarak alamamaktadırlar.

             İstanbul Kadıköy’ün kültür düzeyi yüksek en mutena semtlerinden Moda’nın  sakinleri de,   buradaki eğlence mekanlarına semt dışından gelenlerin davranışlarından  oldukça rahatsız olduklarını sosyal medyada devamlı olarak  gündeme getirmektedirler.

            Önünü göremeyecek kadar sarhoş olanlar, buradaki apartmanların bahçesine girip işediklerinden  bir çok apartman, demir parmaklıklı  bahçe kapılarını kilitlemek zorunda  bile  kalmış.

            Gece yarılarında sokaklara  kadar taşan  eğlenceler ile  arabaların korna seslerinden semt sakinlerinin ne derece rahatsız  oldukları, cep telefonlarıyla çekilen videolarla gösterilerek yetkililerden gerekenin yapılması istenilmektedir

            Ne yazık ki toplum olarak pek çoğumuz, başkalarını rahatsız etmeden eğlenmeyi ve eğlenceyi tadında bırakmayı pek beceremiyoruz.

            1969 yılında Ankara DTCF Fakültesine devam ettiğim yıllarda Anafartalar Işıklar Caddesindeki Ordu Talebe Yurdunda kalmaktayım. O  günlerde, okulundan mezun olup yurttan ayrılmış arkadaşımız İmdat Cengiz’in  Bahçelievler’deki bir salonda düğünü vardı. Arkadaşımız, vefakarlık  gösterip Yurttaki tüm öğrenci arkadaşlarını da düğününe  davet  etmişti.

            Ben gece öğreniminde olduğumdan arkadaşımızın bu nazik bu davete icabet edemediğim için üzgündüm. Ancak, iyi ki de edememişim.

                    Okuldan çıkıp yatmak için yurda geldiğimde 80 kişilik yurtta ancak 5-6 arkadaş vardı. Diğerlerinin hepsi düğündeydi.

            Saat on ikiye doğru uyumuşum… Sabaha karşı, düğünden gelen arkadaşların yüksek sesle konuşmalarından uyandım. Birbirlerine öfkeyle bir şeyler anlatıyorlardı.. Aralarındaki konuşmalarından anladığıma göre düğünde içip karşılama oynayıp horonlar tepip düğünü epey şenlendirmişler.

            Ancak kafa kıyak olunca, düğünden çıktıklarında eğlenceye sokakta da devam etmiş bizimkiler…O civarda oturan aileler, uykularını bölen  debisi  yüksek  seslerden   rahatsız  olmuşlar haliyle… Hemen Emniyete telefon edip durumu bildirmişler.

            Duruma müdahale etmek için birkaç polis  gelmiş ama nafile…Bizimkilerde kafa kıyak ya, serde gençlik de var, üstelik de kalabalıklar… Biraz da bundan cesaretlenip polislere efelenmesinler mi… Siz misiniz buna yapan, polisler, merkezi arayıp bir otobüs toplum polisinin gelmesini istiyorlar.

            Çok geçmeden bir otobüs dolusu, o yıllarda  öğrencilerin fruko diye adlandırdıkları  toplum polisi  olay mahalline geliyor, bizimkileri karga tulumba bir diğer otobüse yükleyip  Konya Yolunun 15. km sine   götürüp  bırakıyorlar.

            Kışın ayazında oradan 4 saat yürüdükten sonra  ancak ayılıp  sabaha karşı yurda  bitkin bir halde gelebiliyorlar.

            Asayişten sorumlu olan il yöneticileri de, Şarkiye Mahallesinde sokak sakini aileleri huzursuz eden pavyon kuşlarını da,  kedi azıtır gibi bir araca koyup kent dışında ıssız bir yerlere bıraksınlar, demiyoruz. Ancak,  bar ve pavyon gibi eğlence mekanlarını ,konutların olduğu meskun alanlar dışında bir yerlere taşıyabilirler.

Belediyeler ise mahalle aralarına açılacak bu gibi eğlence mekanları için ruhsat vermeyebilirler, en azından…

            Bunu yapmak çok mu zor ki?

 

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar