Son yıllarda bilim/kurgu filmleri revaçta… Genç beyinler ‘hayal güçlerini geliştiren’ bu filmleri seviyor.
Onlar; Üç Silahşörler’i, Pardayanlar’ı, Monte Kristo’ları, Pecos Bill’eri bilmezler.
Sinema bir kültürdü! Kültür/sanat biliyorsunuz evrenseldir. Hangi yolla verildiği önemli değildir. Siz okulda bir harf öğretenin ‘kulu kölesi’ olursunuz. Sizi bu şehirden alıp Colorado’nun bozkırlarına, Afrika’nın balta girmemiş ormanlarına götüren filmler, zamanla, hayal dünyanızın bir parçası olmaktan çıkar; gerçeklik kazanır.
Sanat; evrensel kültürle buluşmanın en işlevsel yoludur; keza sanatçı da bu yolun taşlarını döşeyendir.
***
Yazıya böyle bir giriş yapmamın nedeni, ortaya bir sinemacı kültürü profili çıkarmak değil!
O filmlerin yabancı menşelisi de, yerlisi de “yaban hayatlardı”, dolayısıyla “yalan hayatlardı”!
Daha da ilerisi “özendirme”, “yabancılaştırma”, “emperyalizmin 7’nci kolu” idi sinema.
***
Bugün sinema perdesi “ekran” olarak evlerimizin içine taşındı. Televizyonların bir adı da “aptal kutusu”!
Günün iki/üç saatini ekran karşısında geçirenler normal vatandaş... Dört /beş saat ve üzeri ekrana kilitlenenler ise “ekran bağımlıları” imiş!
***
İMDİ, ekran bağımlılığını “hayal gücünü geliştirme” yollarından biri olarak mı göreceğiz!
Dozu ayarlanmamış bir ilaçla, nasıl sağlıklı bir toplum inşa edebilirsiniz ki!
Ulusoy firmasının şehirlerarası otobüslerinde “her şey zamanında” yazar. Bunu çok önemserim. Televizyon karşısında uzun saatler geçirenler için de şunu söyleyebiliriz: “her şey dozunda” etkin ve güzeldir.
***
Diyeceğim o ki: Halk TV.’de önceki akşam Uğur Dündar’ın “Arena” programı vardı. Programın konuğu “Sözcü Gazetesi’nin “etkili ve en çok okunan yazarı” Yılmaz Özdil idi. Günün en can yakıcı gelişmesi Hollanda ile “papaz olma” idi. Batı ittifakı içindeki iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da bozulmaması için ne yapılabilirdi!? Yılmaz Özdil programın akışı içinde iki defa kendi gazetesi “Sözcü”yü eleştirdi: Haber “dozunu aşan bir formatta” verilmişti.
Fayda yerine zarar, ya da “yangına körükle gitmenin” toplumu bilgilendirmek olmadığını anlamamız istenmişti.
Dahası milliyetçi duyguların dozunu kaçırmanın ülke yararına olmayacağı aşikâr! Üstüne üstlük “evetçi” cenahı bunun pek ala da farkında!
Bu arada unutmadan söyleyeyim: “hayır”da hayır vardır.
Yorum yazarak Ordu Olay Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ordu Olay Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ordu Olay Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ordu Olay Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Ordu Olay Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ordu Olay Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ordu Olay Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ordu Olay Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.