Burası Agora Meyhanesi
Burada yaşar aşkların en divanesi
en şahanesi
Ah ne güzel şarkıdır “Agora Meyhanesi”…
Ömrü hayatında sinek ısırığı kadar bile acı çekmemiş olanları mecnun, kırk yıldır tövbe edenleri berduş eyleyen bir şarkıdır Agora Meyhanesi…
Müzeyyen Senar, Zeki Müren, Gönül Yazar, Behiye Aksoy ve daha niceleri kendine has o şerbet gibi sesleriyle söylerdi Agora Meyhanesi’ni ve bir bir boşalırdı, kadehler, gönüller ve de gözler…
Agora Meyhanesi tam da imkânsız bir aşkın hikâyesidir. Eksiği vardır da fazlası yoktur anlatacağım o hikâyenin. Hikâyeyi bilen kaç kişidir bilmem ama Agora Meyhanesi şarkısını bilmeyen yoktur!
Onur Şenli, İzmir’de genç bir tıbbiyelidir. Sene 1959… Henüz 19 yaşındadır Onur Şenli ve Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi ikinci sınıf öğrencisidir. Adapazarı doğumlu olup eğitim hayatını Ankara, Afyon, İstanbul ve İzmir gibi değişik kentlerde tamamlar.
Komşu kızına abayı yakar genç tıbbiyeli ama gel gör ki yüz vermez komşu kızı. Ne yüz verir ne de umut! İşte bu imkânsızlık içinde Onur Şenli daha yoğun sevdalanır; erişemedikçe yüceltir komşu kızını.
Aşk ıstırabı içinde kendini, ucuz şarap satan, şalaş meyhaneleriyle meşhur Kemer civarındaki Agora denen semte atar Onur Şenli. Kafayı çeker, komşu kızını hayallenir, pek bir kahırlanır.
Yine böyle bir gece, Agora’da bir meyhanede şaraptan mütevellit kafası iyice dumanlıyken komşu kızına bir mektup yazmaya ve yüreğiyle izah edemediğini kalemiyle izah etmeye karar verir. Sallana ırgalana eve gelir ve alır eline kâğıdı kalemi başlar mektuba, ilk satır olaraktan;
“Sana bu satırları, bir sonbahar gecesinin felç olmuş köşesinden yazıyorum”
Yazar…
Yazar…
Yazar…
Sonra yazdıklarının bir mektuptan çok bir şiir olduğunu görür.
Biz, Onur Şenli adını doktorluğunun yanında “Şair ve Söz Yazarı” olarak anacağız bu çağlarda. Güzel şiirler yazdığı gibi sesi de pek güzeldir bu tıbbiyeli delikanlının, şarkılar söyler.
***
Sana bu satırları
bir sonbahar gecesinin
felç olmuş köşesinden yazıyorum
Beşyüz mumluk ampullerin
karanlığında
Saatlerdir boşalan kadehlere
şarkılarını dolduruyorum
Tabağımdaki her zeytin tanesine
simsiyah bakışlarını koyuyorum
Ve kaldırıp kadehimi
bu rezilcesine yaşamaların
şerefine içiyorum
Burası Agora Meyhanesi
Burada yaşar aşkların en madarası
ve en şahanesi
Burada saçların her teline
bir galon içilir
Gözlerin her rengine
bir şarkı seçilir
Sen, bu sekiz köşeli meyhaneyi
bilmezsin
Bu sekiz köşeli meyhane seni bilir
Burası Agora Meyhanesi
Burası arzularını yitirmiş insanların dünyası
Şimdi içimde sokak fenerlerinin yalnızlığı
Boşalan ellerimde kahreden bir hafiflik
Bu akşam umutlarımı meze yapıp içiyorsam
Elimde değil
Bu da bir nevi namuslu serserilik
Dışarda hafiften bir yağmur var
Bu gece benim gecem
Kadehlerde alaim-i semaların raksettiği
Gönlümde bütün dertlerin hora teptiği gece bu
Camlara vuran her damlada seni hatırlıyorum
Ve sana susuzluğumu
Birazdan şarkılar susar
kadehler boşalır
Umutlar tükenir
mezeler biter
Biraz sonra bir mavi ay doğar tepelerden
bu sarhoş şehrin üstüne
Birazdan bu yağmur da diner
Sen bakma benim böyle
delice efkarlandığıma
Mendilimdeki o kızıl lekeye de boş ver
Yarın gelir çamaşırcı kadın
Her şeyden habersiz onu da yıkar
Sen mesut ol yeter ki
ben olmasam ne çıkar
Dedim ya burası Agora Meyhanesi
Bir tek iyiliğin
tüm kötülüklere meydan okuduğu yer
Burası Agora Meyhanesi
Burası kan tüküren mesut insanların dünyası
***
Onur Şenli, şiirini fakülte gazetesinde yayınlatmak ister. Dergi yayın ekibi pek beğenir şiiri ve Ege Ekspresi gazetesi editörü bu vesileyle şiiri görür. Onur Şenli şiire “Gece, Şarap ve Aşk” adını vermiştir ve Ege Ekspresi gazetesi editörü bu ismi sevmez bir tek ve “Agora Meyhanesi “ olarak değiştirir şiirin adını ve öyle de yayınlanır. Tabir yerindeyse “patlayıp gider” şiir ve artık herkesin dilinde, kulağındadır. Defterlere, kitap köşelerine yazılır, ezberlenip sevgiliye okunur.
Bestekâr İsmet Nedim Saatçi bu şiiri 1960 senesinde eşinin defterinde görür. Eşi şiiri çok sevmektedir ve kendisi için bestelemesini ister. İsmet Nedim Saatçi, geceler boyu mum ışığında eşi için besteler bu güzel şiiri.
***
Burası Agora Meyhanesi
Burada yaşar aşkların en divanesi
en şahanesi
Bu gece benim gecem
Cama vuran her damlada
seni hatırlıyorum
Ve sana susuzluğumu
Bu akşam ümitlerimi meze yapıp içiyorum
içiyorum
içiyorum
içiyorum
içiyorum
Burası Agora Meyhanesi
Burada yaşar aşkların en divanesi
en şahanesi
***
Hikâye bu kadar net ve gerçekten Agora Meyhanesi’nin kaymağını İzmir değil de İstanbul yer.
Gelelim işin o tarafına…
1890 senesinde Balat’ta “Agora Meyhanesi” diye bir mekân açar Rum Asteri… “Agora” Rumca’da “Meydan” demektir. Burası, masa yerine koca fıçıların kullanıldığı, salaş, ucuz şarap içip de kuru fasulyeyle karın doyurulan bir mekândır.
Agora Meyhanesi şarkısı patlayınca ve İstanbul dedikleri de kültür ve sanatın başkenti olduğundan ötürü direkt Asteri’nin Agora Meyhanesi’yle ilişkilendirilir ve meyhane büyük sükse yapar. Birçok Yeşilçam filminin bazı sahneleri burada çekilir. Ünlülerin rağbet gösterdiği bir yer hâline gelir Agora Meyhanesi…
Zaman tütün gibi tükenirken değişir her şeyin rengi ve 2000’ler geldiğinde Agora Meyhanesi’nin o hatıralardaki mekânı artık kaderine terk edilmiş, viraneye dönmüştür.
1940 senesinde doğan Onur Şenli 2017 senesinde, 77 yaşında kanserden ölür. Bornova Eski Mezarlıkta yatar Onur Şenlik…
Agora Meyhanesi yadigâr…