Özgürlükçü, demokrat, halkçı Karaoğlan Merhum Ecevit iyi niyetle çıkardığı 1974 affının kısa sürede memleketi iç savaş noktasına getirebileceğini hiç düşünmüş müydü? Terörbaşının yakalanıp hükümetine niye teslim edildiğine, bu yolla birinci parti oluşuna ve darbe öncesinde karşıtı Devlet Bey’in şaşılacak şekilde Çiller dinlensin diye kendisine Başbakanlığı ikram edişine anlam verebilmiş miydi? Bu süreçte seçime 1.5 yıl varken sağ kolu sayılan yardımcısının Ecevit hasta, artık başbakanlık yapamaz demesinin ve yeni bir oluşuma girmesinin sebebini çözebilmiş miydi? 6 kez düşürülerek terbiye olup7. Kez gelince millî görüş mücadelesiyle 1.parti olmayı başarabilmiş Merhum Erbakan için devletle mahkemelik deme noktasına gelişi ve 28 şubat sürecine baş oluşu niyeydi? Merhum Özal, kendine düzenlenen suikast için kardeşine çok derine gidiyor, geri durmam gerek niye demişti? 12 Eylül 1980 darbecileri heykeller, fotoğraflar ve hamasî nutuklarla meydanlarda kendilerini alkışlata alkışlata demokrasimizi çalan yavuz hırsızlıklarını bastırankahraman havasına nasıl girebilmişlerdi?ABD güdümlü Nato içinde Atatürk hayranlığıyla beyinleri bukalemunca yıkanırken onun millî benliğini bilmeyen milletler başkalarına yem olurlar sözü hiç akıllarına gelmiş miydi? Vatan millet diye güneydoğumuzda ayrılıkçı teröre taban oluşturduklarının farkında mıydılar? Dış İşleri Bakanı İlter Türkmen’in ikna çabasına rağmen darbecibaşı, Natocu general Haydar Saltık yönlendirmesiyle Yunan’ı natoya alırken bugün bize verdiği zararı sonuç olarak hiç hesaba katabilmiş miydi? Hepsinin cevap hayır! Niye?
Milletler mücadelesinde akıl-gönül-fikir çelen casusluk faaliyetlerini hesaba katamadı devletimizi yönetme yetkisi alabilenler. Hiçbiri kem niyetli değildi elbet. Devletin tacını giyenden kasıtla emperyalizme hizmet veya bilerek millete ihanet beklemem. Lakin doğru bilgi, çok yönlü düşünme ve fikretme yetersizliklerinden inanarak yürüttükleri icraatları getirdi bu saydığım kötü sonuç örneklerini. Gereken dirayeti gösteremediler. Hakkı teslim edilmeli, şimdiki cumhurbaşkanımız Atatürk ve din-hizmet adına bukalemunca vurulan zincirleri kıra kıra milletçe destan yazmamıza liderlik edebildi. Ancak tecrübe ve uyanışımıza şimdi de rengini kolay fark edemeyeceğimiz farklı bukalemun casusluk faaliyetleri tuzaklanabileceği endişesi içindeyim. Niye?
Ne iktidarın ne muhalefetin dilinde yok hiç KİTAP diye kısaltılabilecekkitlelere tabi politika! Tecrübe ve uyanışıyla halkımız buna layık oysa. Hele bakalım siyaset sahnesine. Ünlendiğini düşünen liderliğe soyunup tek ben bilirim diye ahkâm kesmiyor mu? Kim halkı kalkındırma yolunda tasarımlar sunuyor? Halkın tercihi aday kim, soracak kaç genel başkan var? Bu iletişim çağında kitlesel oy çokluğunu alanların ortaya çıkarılması çok zor sanki. KİTAP açma vakti gelmeli artık. Ünüyle sadece tanıdık listesi yapan halkı noter sayıcı demokrasi hırsızlığı sistemindenkorunma yolu açık: Akarsu pislik tutmaz misali benbencilik, menfaat, hesap peşinde koşanları, kirli dosyası olanları kalabalıklar dışlar. Kusuru olanı yakını fısıldar dostuna, onun dostu da söyler başka dostuna derken yayılır kitleye. Kaç kişi menfaatle susturulabilir ki? İşte gerçek demokrasiye açılan yol bu!
Yol bu ama muhalefet acı tecrübeler yaşamamıza neden parlementer sistemi başına güçlendirilmiş ekleyip geri getirmek istiyor. Karşıtken yakınlaşan Ecevit-Bahçeli üçlü koalisyon kurmuştu. Sonucu gördük. Şimdi 6 benzemezi bir masa etrafında hangi güç, niye topladı diye kafa yormak lazım değil mi? Yokluğu, dostluğu, düşmanlığı, zıtlığı, acıyı, gamı kederi, umudu karıp koyuyorlar masaya. İster istemez dönemin şartları gereği açık konuşmaktan kaçınarak çağrışım yolunu seçen 2.Yeni şairi Edip Cansever’in Masa da Masaymı Ha şiiri geliyor akla da olmayan tek şey var, o da halkın güveni. İl il dolaşıp kurtarıcı edasıyla dert dinlemeye çıkıyor da KİTAP demiyor hiçbiri! Dinlediklerinin tercihlerini TBMM’ye taşıyacak sistem öneren var mı?
Ya iktidar? Açmıştı Adalet ve Kalkınma Davasını, halka dayalı siyaset demişti, teşkilat tercihlerine ek STK temayülü bile yapmıştı bir kez, rekabetle daha iyi halk temsilcileri çıksın diye üç dönem kuralı vardı, devletin en üst makamını halka dayandırırken yüzde 50 artı bir gibi yüksek bir oran önerdi. Rahmetli Burhan Kuzu’ya talebi üzerine rapor da vermiştim. İstişare de etmiştik. Oran yüksek olursa Başkan, her kesime yaklaşmak ister hesabı vardı. Uydu mu çarşıya? Karşı mahallenin oyuna talip olma derdi kimde var? Hani önüne geçilecekti kutuplaşmanın, denge insanlarına yönelme olacaktı? Suçlayıcı siyasî bölünme bir yana, iletişim dünyamız da kutup kutup. Karalamayla oy devşirme anlayışı bitmedi gitti.
Anketçilere göre kararsız oylar git gide artıyor. Niye? Çünkü halk bu anlayışa karşı hatta tepkili, artık KİTAP deyin diyor ama imam bildiğini okuyor yine. Nasıl bir oy hesabı yapılıyor ki partilerde radikaller öne çıkıyor, gündem oluyor. Bir muhalefet vekili iha ve siha gibi savunma araçlarımızı Jitem yerine koyabilecek kadar ileri gidebiliyor. Ayasofya’nın ibadete açılmasını savunmak, böylece iktidarı övmek için her fırsatta kurucumuz Atatürk aleyhine kem sözler eden birini hatırlatıp kutuplaşma körüklenebiliyor. 20 yıl iktidar sonunda kendi adamlarına aniden tavır koyarak ekonomik politika değiştirilebiliyor ve nas var sana bana ne oluyor denebiliyor. Halkın tamam da 20 yıldır neredeydi bu nas diyebileceği hesaba katılmıyor. Belki üretim, ihracat, istihdam sloganlı yeni politika bizi emperyalist sarmaldan kurtaracak ama bunu KİTAP ile arz-ı ikna ile yapmak gerek. Geçim derdine düşmüş halka, iktidar sahiplerinin tümü, model olarak maaş zammı değil indirimi yapıyoruz bu modelin sonuçlarını görene kadar, bize güvenin kampanyası başlatması gerek. Yoksa kaldıramaz bu pahalılığı kitleler.
Kitlelerin tabi politika(KİTAP) yoluna çıkmadan, tek ben bilirim diyenlerin demokrasi hırsızlığından korunmak mümkün değil. Devleti yöneten veya yönetmeye aday kimseyi kem niyetli göstermek için demiyorum bunu. Ama beşer şaşar demişler, hatasız kul olmaz demişler. Dahî de olsa kişilere tabî olmak doğru değil. Oysa kalabalıklar şaşsa da kimse kimseyi suçlayamaz, milletçe katlanırız şaşma bedeline. Kimse sistem değişikliği falan aramasın. Her sistemde tek çare KİTAP!
Yorum yazarak Ordu Olay Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ordu Olay Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ordu Olay Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ordu Olay Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Ordu Olay Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ordu Olay Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ordu Olay Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ordu Olay Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.