Arama motoruna yazınca Mikis Theodorakis ve Zülfü Livaneli şarkısı diye çıkıyor karşımıza Ey Özgürlük! Şairi de Paul Eluard. Akıl mantık, gelenek tanımaz gerçeküstücülük (sürrealizm) akımının öncüsü bu Fransız şair, bizim Garipçileri de etkilemiştir. Bu şirin çevirisi de Garipçi Orhan Veli ile Melih Cevdet Anday’a ait. Freud’un Bilinçaltıcılık (psikanalizm) etkisindeki bu şairler rüya görür gibi şiir yazarlar. İş İçinde Türkçe-Edebiyat Eğitim Kılavuzu kitabımdan (Sayfa 176-178) iyice kavranabilir.
Anlayana sivrisinek saz! İnsan haklarına saygımdan ateistliğini açıkça ilan ettiği için kendisine rahmetli diyemediğim Aziz Nesin’in de doğru bir lafı var: Kurban olayım baktığını gören göze! Edebî eserlerin ışığındaki tarih bana şu dersi verdi: Şiirlerinin şok etki gücünü görüp onu fitne sözcüsü yapabileceklerini düşünen emperyalistler, milletlerarası şöhret kazandırmıştı usta şairimiz Nazım Hikmet’e. Tıpkı sözde kainat imamlığına soyundurdukları malum bukalemun Vaız gibi. Nasıl mı?
Yazdım ama tekrarında yarar var: Velemir Hlebinikov ve Mayakovski… gibi Rus şairlerin etkisindeydi Nazım. Gelecekçilik (Fütürizm) edebiyatıyla Faşizmin öncü destekçisi İtalyan Filippo Tommaso Marinetti’nin 1909 Paris bildirisi, bu Marksist Rus yazarlara çoğu noktada tersti. Ancak onun gelecekçi (fütürist)yıkım ve savaş içerikli ana düşüncelerini benimsediler. Ayrıntısı aynı kitabımda var (Sayfa 179-181). Nazım Makinalaşmak(doğru yazımı makineleşmek) İstiyorum şiiriyle gösterdi ilk fütürizm etkisini. Güneşi İçenlerin Türküsü’nde güneşi zapt edeceğiz diye akına, Kerem Gibi’de kurşun eritmeye, yanmaya çağırdı halkı sorumsuzca. Dünya kardeşliği hayalleri vardı ya Yunan-Fransız-Türk ortaklığı Psikanalitik Ey Özgürlük söz ve müziği coşturadurdu gençlerimizi yıllarca. Necip Fazıl da şöyle sesleniyordu karşılarında: Yüz üstü çok süründün ayağa kalk Sakarya! Tarih dersinin milletler savaşımı unutulmuştu adeta.Beyinler egohırs tuzağına düşürülmüş, akıl mantık durmuştu. Kimi ünlü hoca, yazar, sanatçı sosyoaydınlar cumhuriyetin ilk yıllarındaki gibi halkı ikna çalışmaları yapmadılar. Slogan şiir-müzik körüklediler fikir yangınlarına!
Şimdi yetişmiş beyin gücü olabilecek gençlerimiz birbirine nasıl kırdırılmıştı? Ankara Barış Kitap 2017 yayını Vebal romanımda (Sayfa 331) siyasi cinayetlere anlam veremeyen bir ana ağıdının dizeleri şöyle:Devletin eli tutuldu, Sağ-sol çeteler kuruldu, Neyin uğruna bilemem, Gencecik oğlum vuruldu; Ah kuzum kuzum ciğerim, Çürüdü dizim döverim, Kanın yerde mi kalacak, Vebalkimindir sorarım? Cevabını ABD’nin bizim çocuklar dediği 12 Eylül Darbecileri vermişti ama hemen 4 yıl sonra onların zulmünü de kullanarak kurgulanan ve hâlâ bitiremediğimiz teröre kurban çocukların anaları nihayet anladı emperyalist oyunu ve haykırıyorlar şimdi: Verin çocuklarımızı!Tam bağımsızlık ülkümüzü mandacılığa dönüştürmek için Atatürk’e ihanet var fitnesi işleyerek siyasî idamlarla başlattıkları vesayet, ardından devletin her yerine sızdırdıkları kendilerine ve terör örgütüne istihbarat veren bukalemun cemaat tuzakları geç de olsa bozuldu çünkü. Yazık ki kimi formatlı kafalar anlamadı bu anaların anladığını. Yine emperyal tuzaklar kurulabilsin diye özgürlük-demokrasi sürtüşmesi üretme yoluna düştüler. Bu yolda bölük pörçük siyasetçiler!
Biraz ünlenen liderliğe soyunuyor hemen.Tarih kayıtları umurlarında değil. Kanije Kalesi’ni fethinin ardından gönderilen vezirlik hatt-ı hümayununu okuduktan sonra şöyle dertlenmişti Tiryaki Hasan Paşa: Devletin vezirliği benim gibi kocamışlara kaldı. Buna üzülmeyeyim de neye üzüleyim? Kendini bilmek değil mi en büyük erdem? Var mı şimdi böyle milletine tiryaki? Oy meydanları da ders olmadı çoğuna. 7 düvel sarmışken dört yanımızı, Gezi benzeri senaryo Boğaziçi Ü.de sahnede yine. Nerede, hani muhalefet sorumluluğu? Emperyalistin etkili kimse çalarak tuzaklar kurabileceği akıllarının ucundan geçmiyor. Halk geçim derdindeyken kargaşa, yıkım fırtınası estirip ek masraf seçim diyorlar. Menderes seçime gitseydi darbe olmazdı diyen bile var. Nedense kamu vicdanına rencide tartışmalı kişiler de hep kilit yerlerde. Bu hal ve laf ile gaflar partilerde tasfiye, kopma ve bölünme getiriyor.
İyi Partili okurlarımdan bölünme eleştirim ve İP kısaltmama tepki mesajları geldi. Daha da okumazlarmış. Canları sağ ola. Halkın ancak % 30’nun güvenebildiği ünüyle körtaraflardan değilim. Edebî tarih ve halk ne diyorsa o düşüyor tuşlarımdan. Prof.Dr. Ismail Hakkı Aydın’ın dediği gibi ben de bugün yazıyorum, yarın anlaşılsın diye(!) Türk mavisi ceketle ekrana çıkıp umut dolu konuşunca kutlamıştım liderlerini. Fatsa Mitingi yazımda ise halk algısından olumsuz yansımalar arz etmiştim. Milleti ilgilendiren her şeye olduğu gibi siyasete de objektif gibi somut gerçekçi yaklaşırım. Ak Parti üyesi olmam değiştirmez bunu asla! 2015 mv.aday adaylık sürecim de kayıtlarda. Eğitim kazanımlarımın zirvesindeyken umutsuzlukla emekliliğimi isteme nedenimdi dürüstlük ve halkçılık etiketli Merhum Ecevit’in son hükümetinin hak tanımazlığı ve ulaşılmazlığı. Tepeleri kuşatılmıştı ve bîhaberdi eteklerinden.
Tarihe tanık edebî eserleri ve halk algılarını tahlil merakım Erdemlilere yöneltmişti beni ta 2000’de. İstanbul imarıyla dikkat çeken Reis adalet, kalkınma, garip gureba iktidarı olacağım diyordu ya şimdi de önemli yönetim görevindeki bazı kurucularla tanıştım vakit kaybetmeden. Allah’ım da fikrim zikrimle yanınızdayım dediklerim de şahit. Milletin Adamı Reis lakabı nasıl alındı? Halktan dinledim. Lakin halkın dert yandığı hataları da hep yazageldim saygı sınırını aşmadan. Yol arkadaşlarım madem öyle gel sen de katıl karar süreçlerine demeseler bile tepki göstereni de olmadı hiç. Hani, diktatörlük vardı(?)
Kültürel kimlik ve benliğimize göre milletin iradesini temsil makamı saygı sınırı aşılmadan altenatifler sunarak eleştirilebilir ama aşağılanamaz asla! Benliğini bilmeyen milletler, başka milletlere yem olur diyen kim? Ey bölüne bölüne kendi kırmızı ışıklarını geçip de tandans ve paradigmasını değiştirenler! Milletin sessiz çoğunluğunun kargısından kurtulabilmeniz mümkün mü? Dava ocağı fanî tekelinde midir ki hata-zaaf görülünce terk edile? Hatasız kul olmaz sözü, kimin kültürü? Akletmez misiniz diyen kim? Siyasî hatalar oldu; en acısı salgın, deprem vb. gibi afetlerle milletlerin kendince baş edemeyeceği beklenmedik evrensel krizleri hesaba katıp da tedbir için yorganımıza göre uzatmadık ayağımızı. Lakin şimdi üretim ve istihdama yönelik ekonomik mücadele vereceğiz diyor iktidar Reis’i. Fırsat tanımalı. Dar gelirliye çok gelirlinin haksızlık virüsü bulaştırmasını önlemek de en önemlisi! Menfaatçiler çiçeklerin cömertçe koku yaymasını; halk, hak, adalet, eşitlik, kardeşlik…ve ey özgürlük diye iyi niyetle feryat figan edenler de görsün artık emperyalist tuzakları nasıl kuruldu? Tam bağımsızlık, devrim yolunda hamileri kim oldu? Ortada gerçek!