Bu olguyu çeşitli alt başlıklar altında izah edebiliriz. Fakat olmazsa olmazları, olsa da olur olmasa da olurlardan ayırmak gerekir. Bu durumun en temel ögesi futbolcularla hakemler arasındaki ilişkilerdir bence. Bu yapı karşılıklı güven temelinde inşa edilip şekillenmediyse, vay anam yandı keten helva demekten öteye gidemeyiz. Genelde ülkemiz futbolunda bu yapının inşası yukarda belirttiğim çerçevede oluşturulup şekillenmediği için nerdeyse her maçta futbolcu-hakem çelişmesi birçok üzücü olaya sebep oluyor. Gene bu durum futbolun oynandığı her platformda sürekli önümüze çıkmakta ve yüzyıllarca da çözümlenebilmiş değil. Acaba bu olguyu oluştururken nasıl bir felsefeden yola çıkılarak bu günlere gelindi. Tarihsel sürecini irdelediğimde bu çelişmenin ortak bir sonuca varılamadığını görebilmekteyiz.
Ben yaklaşık 50 yıldır futbolun her yerinde bulunmuş birisi olarak nerdeyse her maçın sonunda bu olumsuzluğu yaşıyoruz. Artık şunu düşün meye başladım, yaklaşık düzenli bir biçimde 200 yıldır oynanan bu oyunun iki olmazsa olmazı olan futbolcu-hakem ikilemenin yerleşiminde bir takım yanlışlar olduğu ve bu durumun bu güne gelinceye kadar çözümlenmemesinin, ne anlama geldiğini de çözebilmiş değilim. Yani bir yerlerde yada bir şeyde bir yanlış var. Artık bu kesin, çünkü 200 yıldır milyonlarca oynanan futbol maçının belki de % 95de futbolcu- hakem sorunlarıyla bitiyor. Çoğu zamanda bu sorunların sonu şiddete varan çok üzücü olaylara sebep oluyor. Bu olumsuzlukları defalarca kendim, sporcu olarak, seyirci olarak yönetici olarak, teknik sorumlu olarak yaşadım, bundan böylede yaşacağız. Sonuç olarak şunu mu demek gerekiyor, “Ya hocam böyle gelmiş böyle gider mi? Sorunu böylemi karşılamak gerekiyor. Belki de bu güne kadar bu düşünce etrafında yaşandı da her maçın peşinden bu sıkıntıları yaşamak zorundayız. Tabi ki bu durum bizim ülkemiz geneline baktığımızda çok daha olumsuz örneklerle yaşandığı için artık futbol ülkemiz de izlenen oyun anlamında birinci sıradaki yerini başka aktivitelere terk etme noktasına gelmiştir. Spor bilincine ulaşmış milyonlar artık şunu deme noktasına gelmiştir.
- Bir tatil günümü aşağılık küfürlerin, hakaretlerin yapıldığı bir yerde neden geçireyim,
- Acaba bu maçta hakem ne hata yapıp da, olumsuz olayların içinde olacağım, bu örnekleri çoğaltmak çok mümkün böyle bir ortamı artık insanlar istemiyorlar. Bu yüzdendendir ki çok üst düzey olmayan maçların izlenme sayısı bundan 5-10 yıl öncesine bakıldığında sıradan mahalle maçlarındaki insan sayısı kadar. Bu durumu bile değerlendirdiğimizde, sorumlularının futbolcu ve hakemler olduğunu görmememiz için ne olmamız gerektiğini yazmaya gerek görmüyorum.
Başlıkta da belirttiğim gibi futbolun iki temel bileşeni Futbolcu-Hakemdir. Eğer ortaya ne çıktıysa bu ikilinin eseridir bence. Buradan şuraya gelmek istiyorum, kendi yaşadığımız ilimizde bu temel olumsuzlukları her zaman yaşamaktayız, yaşanılan bu olumsuzlukların temel sorumluları yönetenlerle yönetilenlerdir. Toplumsal yaşantımızda yönetenlerin ne kadar doğru ve iyi yönettikleri paralelinde yönetilenlerin onlara tepkisi şekillenir. Yani burada düdük kimdeyse adaleti o sağlar, adaletsizliğin olduğu yerde, yönetilenlerden sadakat beklemeyin derim. Bir toplumu bir ye-re kadar baskı altında tutabilirsiniz, bir noktadan sonra öyle bir patlama olur ki: o enkazın altında herkes kalır. Yaşanılan olayları tek, tek dillendirmek istemiyorum, bu yazımda yönetenlere ufacık bir önerme yapıyor, gelecekte o sözünü ettiğim patlamada enkazın altında hepimizin kalacağını üstüne basa, basa söylemek istiyorum. Bu işin bir yazılı anayasası vardır, sizin yapacağınız sadece bu anayasada yazılanları sahada uygulayacaksınız. Kendinizin yeni bir anayasa yazmanıza gerek yok, böyle bir gücünüzde yok bunu bilesiniz. Bir takımın oyuncusuna “sen merak etme, ben gereğini yapacağım” deme cüretine sahip olmadığınızı, oraya adalet dağıtmaya çıktığınızı da lütfen unutmayın. Hiç bir takımın uygun olmayan koşullarda maç kazanmaya ihtiyacı olduğuna inanmıyorum. Siz kimseye ve hiçbir şeye müdahil olmayın. Bu kadar olumsuzluğun da başrollerin de siz olmayın. Eğer karşılıklı yaptığımız işe saygı göstermezsek bu işin içinden çıkmamızın hiçbir biçimde mümkünatı yoktur. Eğer benim sporcumun kulağının dibinde rakibine böyle diyorsan, o sporcu senin adaletine asla inanmaz, inanılmayan bir yapıdan da doğru bir iş çıkmaz…
Yorum yazarak Ordu Olay Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ordu Olay Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ordu Olay Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ordu Olay Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Ordu Olay Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ordu Olay Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ordu Olay Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ordu Olay Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.