Önce şehrin meydanlarına, parklarına, caddelerine siner şehrin gri rengi; sonra şehrin her köşesine. Ne zaman ki; tüm şehir bu renge bürünür, işte o vakit insan soluksuz kalır. Boğulduğunu hisseder. Kaçmak, sığınmak, kuytularda saklanmak ister.
Nüfusu plansız şekilde gün geçtikçe artan Ordu'nun 'eksikler' listesi de git gide kabarıyor. Ordulunun stres ve hipertansiyon gibi ciddi sağlık sorunlarıyla boğuşmasının belirgin nedenlerinden biri gürültü diğeri çevre kirliliğidir. Hayallerinin rengi grileşen Ordulu hayattan keyif almıyor, sabah uyandığında mutsuz ve bitkin. Rahatsız edici seviyede çevre kirliliği insanları esir almış vaziyette.
Çevreyi, tarihi ve kültürel mirası korumada sicili oldukça kötü Türkiye'nin, neresine baksanız bir çevre katliamı görürsünüz. Uzağa gitmeye gerek yok. Çok yakından bir örnek verelim. Bazılarının sözde turizm şehri diye övündüğü kentin yeni yerleşim alanı Cumhuriyet Mahallesi’ndeki ''moloz dağı'' büyük bir 'Ayıp abidesi' olarak karşımızda sırıtıyor! Bilinçsiz bir şekilde atılan bu inşaat yığıntıları civarda büyük bir çevre felaketine yol açmış durumda. Hafriyat dökümü nedeniyle oluşan pis koku ve çirkin görüntüden rahatsız olan yöre sakinlerinin artan şikayet ve tepkilerine şehrin yöneticileri ilgisiz! Yine aynı bölgedeki pis su birikintileri, vatandaşın yaşam standartlarını yükseltme uğraşı olmadığının kesin kanıtıdır.
Örnek çok. Durugöle kondurulmak istenen çok katlı yapılar, Durugölü kurugöle çevirme gayretleri ve Karadeniz'in en güzel koyunda yapımı amasız devam eden 'gökdelen' inşaatları yaşayanların canlarını hiçe sayıyor. İlçelerde de durum hiç farklı değil. Fatsa’da yıllardır faaliyette olan taş ocağı Elekçi Deresi’ni yutuyor. Patlatılan dinamitler nedeniyle gürültü, toz, toprak kayması gibi sorunlar yaşayan insanların mal ve can güvenliğini açıkça tehdit etmesini umursayan hiç yok. Her şey kötüleşiyor. Doğaya, insanlara saygı kalmadı. Hak, hukuk, adalet ama asıl çocukların geleceği katlediliyor.
Ordu'da çevre cinayeti var! “Bir şehir nasıl yok edilir, doğa ve kültür 'işkencesi' nedir görmek istiyorsanız etrafınıza bakın. Orduyu 'Yeşil'' ile barıştırmak, sevincini Ordulularla bölüşüp çoğaltmak lazım. Bahardan imdat dileyen bülbüller gibi susarak anlatıyoruz ümidimizi.
Gelişmiş ülkelerde uygulama alanı giderek artan temiz üretim ve tüketim kavramları burada kesinlikle yok. Başı bulutlarla sıvanan Boztepe, naçar oturup intihara çullanacak gibi duran Karadeniz'le bakışıyor. Yaz aylarına denk gelirse tadını daha çok çıkaracağınız, yaşanması mümkünken yaşanmayan her deniz gün gelir bizden bunun hesabını sorar.
Gökyüzüne bakmayanların kalbi daha çabuk kirlenir. Bu yazı bittiğinde gökyüzüne yeni bir hayranlıkla bakarsınız. Umarım.
*
''Ey hayat, biz Ordu'ya gidiyoruz. Sen de arkadan gel'' diyebileceğimiz bir şehir için...
Yorum yazarak Ordu Olay Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ordu Olay Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ordu Olay Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ordu Olay Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Ordu Olay Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ordu Olay Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ordu Olay Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ordu Olay Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.