Özellikle umre sonrası yurda dönüş yapan kafilelerle birlikte karantina kavramı hayatımıza girdi. Camiler ve spor sahaları olmak üzere umuma açık her türlü istirahat ve eğlence mekânlarına getirilen kısıtlamaları yersiz ve abartılı bulanlar var. İnsanlar salgın konusunda aşırı korkuyla, umursamazlık arasında gidip geliyorlar.
İşin ciddiyeti arttıkça ekranlarda konunun gerçek uzmanlarını görmeye başladık.
Çok şükür korona basit bir grip virüsü, işkembe çorbası, turşu ile korunabilirsiniz diyenlerin sesi soluğu kesildi.
Lakin hastalığın, genetik özelliklerimizden dolayı ülkemizde Çin’de olduğu gibi büyük salgınlara yol açmayacağını söyleyen şöhret budalaları kanal kanal dolaşarak halkı yanıltmaya devam ediyor.
Konuyu çok uzatmayacağım…
Neden bu kadar sıkı önlemlerin alınması gerektiğini gösteren önümüzde 3 örnek var. Güney Kore, İtalya ve İran…
Güney Kore ilk baştaki hızlı yayılım sonrasında durumu toparladı ama İtalya ve İran’ın durumu içler acısı.
Amerika ve İtalya’da hastalığa yakalananların zamana göre sayısal artış grafikleri gösterdi ki
İlk vakaların ortaya çıkmasından itibaren erken ve radikal karantina önlemleri alınmazsa hastalığa yakalananların sayısı çok kısa sürede dik bir tırmanışla on binleri bulup en gelişmiş ülkelerin bile yoğun bakım ve hastane yatak kapasitelerini aşıyor. Bu sadece zaman meselesi ve kaçınılmaz bir sonuç.
Bir İtalyan doktor: Gelecek hastalarla birlikte yakın zamanda dizlerimizin üstüne çökeceğiz. Sakın bu salgını küçümsemeyin. Bu grip değil. Bu ciddi. Hazır olun diye feryat ediyor. Gerçekten dizlerinin üstüne çöktüler.
Başlangıçta salgını hafife alan İtalyanlar vurdumduymazlığın bedelini ağır ödedi.
Damlacık yoluyla bulaşan enfeksiyonları için kritik olan sosyal mesafeye uyulmazsa daracık alanda birbirine çarpan bilardo topları gibi hastalık toplumda hızla yayılıyor.
Korona virüsün bu kadar hızlı yayılmasının en önemli sebeplerinden birisi enfeksiyonu hafif geçiren çoğu bulaşıcı hastanın ortalıkta dolaşması.
Oldukça erken ve yoğun karantina önlemleri alan Singapur Çin’le yakın ilişkisine rağmen hasta sayısını 200’le sınırlandırdı.
Güney Kore’de ateş ve öksürük şikâyetleri başladıktan sonra doktorunun korona testi yaptırması önerisine uymayan ve kilise ayinine katılan karantina kaçkını bir hasta binlerce insanın korona şikayetleriyle hastanelere başvurmasına yol açtı. Gözden kaçırılan bu vakanın Kore’ye maliyeti çok yüksek oldu. G. Kore sonrasında hızla toplumsal tarama testlerini yaygınlaştırarak ve hastaların temaslı takibini çok başarılı bir şekilde gerçekleştirerek hastalığı kontrol altına alabildi.
Salgının ilk çıktığı Wuhan’da hastalık hakkında uyarıları dikkate alınmayan Dr Li’nin susturulması Çin için tam bir felakete neden oldu. Diğer bir baskı rejimi İran’da Çin gibi hastalıkla ilgili bilgileri halkından gizleyerek salgının kontrolden çıkmasına yol açtı.
Yukarıda bahsedilen tüm bu sebeplerden dolayı hastalık yayılmadan erken safhada yangına sert tedbirlerle müdahale etmek gerekir.
Şimdilerde 10’larla ifade edilen hasta sayımız gerekli önlemleri almazsa 2 hafta içinde İtalya seviyesine ulaşacak.
Bu özellikle yaşlı ve ek hastalığı olanlar için bir felaket olacak. Bu yüzden hacı abi cumayı evde kılmalısın...