Sosyal medyada çokça paylaşılan bir vaazında Cübbeli Ahmet hoca İngilizcenin Müslüman için ne kadar gereksiz olduğunu kendine has üslubuyla anlatıyor.
Havar yu-Nevar yu...
“Ne yapacağım İngilizceyi kabirde geçmez, mezarda geçmez mahşerde geçmez. Sen meleklere men rabbüke diyecek onu mu diyeceksin? Yazık ya…”
Videoyu izlediğimde insan öğüten, özellikle lisan konusunda verimsiz eğitim sistemimizle ilgili kötü anılarım depreşti.
Dünyadan bir haber bu adamlar nerelerde nasıl yetişmiş hayret ediyorum.
İngilizce nedir, ne işe yarar, dünya nerede biz neredeyiz sorularına cevap aradığım uzunca bir yazı kaleme aldım.
Rahmetli dedem 12 Eylül sonrası küçük dayımdan çok çekmiş olmalı ki kardeşimle beni komünist olmasınlar diye İmam hatip lisesine kaydettirdi. Orta okulda 3 yıl boyunca Arapça dersleri almama rağmen aklımda nedense bir tek
El verdetü Fi hadikati (gül bahçededir) cümlesi kalmış.
Günlük hayatta kullandığımız ve Türkçe sandığımız sayısız kelimenin kökeni Arapçaya dayanmasına (Kalem, kitap, mektep, defter, belediye, imar, memur.....) ve iki dil arasında bir çok benzerlikler olmasına rağmen yıllarca Arapça öğrenen imamlar bile selamünaleyküm hariç bir Arap’a meramını anlatamaz.
Adeta yabancı dilden nefret ettiren sistem sayesinde her türlü dil eğitimi Türkiye’de açık ara eğitimin en başarısız olduğu daldır.
35 yıl önce dayak eğitim sistemimizin bir parçasıydı ve özellikle meslek dersleri öğretmenleri dayak konusunda daha bir istekli oluyorlardı. Soba demir’i kullanılan sıra dayağı rutindi ve bazen öğretmenler dayak atmaktan yorulduklarında öğrencileri birbirine kırdırıyordu.
O yıllarda Ortaokulda Kuran kursu eğitimi için resmi eğitimine ara vermiş yaşça büyük, bıyıklı, sakallı (bazıları evli) çok sayıda arkadaşım vardı.
Bir gün Arapça hocamız Kuran kursunda 4 yıl Arapça eğitimi almış benden oldukça büyük bir arkadaşımla beni tahtaya kaldırdı.
4 yıldır Arapça öğrenen biriyle yarışmak düpedüz haksızlıktı
Üstelik bilen bilmeyeni dövüyor ve hocanın eli boşuna acımıyordu. Tokat yeterince şiddetli değilse hoca elindeki sopayla yumuluyordu.
Soru topun Arapçasıydı.
Aklımda topun küre şeklinde olduğu kalmış, derin bir oh çekerek Kürreyyün dedim.
At bir tokat…
O korkuyla arkadaşıma öyle bir tokat attım ki saçları havada uçuştu. Muhtemelen ben 4 yıl boyunca ne okudum da bu çocuktan dayak yiyorum diye düşünmüştür.
(Milli eğitimin başarısı mı bilmiyorum ama bu şekilde yaygın dayak uygulamaları çok şükür artık yok)
Benim oğlum bina okur döner döner yine okur sözü Arapça eğitiminin ne kadar hantal olduğunu anlatmak için söylenen bir sözdür.
4 yıllık bir eğitim sonrasında en basit Arapça kelimeler bile öğretilmemişti.
Aslına bakarsanız çoğu öğrenci için İngilizce ve diğer yabancı dil eğitimlerinde durum bundan çok farklı değildir.
Ancak vizyon sahibi ve ekonomik imkanlara sahip aileler çocuklarına hakkıyla yabancı dil öğretebiliyor.
Geleceğimizi emanet ettiğimiz çocuklarımız yabancı dil bilmeden ülkemizi ve kendilerini daha ileri seviyelere taşıyabilir mi?
Organik hoşaf ve led ışıklı ekmek sepetinden daha önemli işler yapmak istiyorlarsa hayır.
Özellikle ticari ve siyasi sınırları ortadan kaldıran küreselleşme ve internet devrimi sonrası İngilizce bir başka önem kazandı.
İngilizce dünyada en çok konuşulan ve internet kullanımının en yaygın dili. İnternetten veri aktarımının %70’i, bilgisayar ortamında saklanan verilerin ise %80’i İngilizcedir. Aynı zamanda küresel ekonomi, ticaret ve bilimin dilidir.
Umarım bu yazımdan Arapçanın önemsiz ve gereksiz bir dil olduğunu düşündüğümü sanmazsınız.
Dünyada geçer, ukbada geçer…
Özellikle ilerde evinizi, dükkanınızı, tarlanızı, yaylanızı satmak zorunda kalırsanız Karadeniz için çok geçerli bir dildir.
Yarın yazımın devamında küresel dünyada İngilizcenin önemiyle ilgili tespitlerime devam edeceğim…
Yorum yazarak Ordu Olay Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ordu Olay Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ordu Olay Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ordu Olay Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Ordu Olay Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ordu Olay Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ordu Olay Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ordu Olay Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.