Türkiye'de her şeyi bilen, her konunun uzmanı olan tiplerden geçilmiyor. Bunun için TV ekranlarına, özellikle de tartışma programlarına göz atmanız yeterli olacaktır. Piyasada alaycı bir şekilde "herşeyolog" olarak adlandırılan bu kişilerden ülkemizde bolca var. Dünyada uzmanlaşma ve işin ehli olma giderek daha fazla önem kazanırken, bizim herşeyologları baş tacı etmemiz, üzücü olduğu kadar zararlı ve tehlikelidir.
Mesela televizyonlarda tartışma programlarının gediklisi ‘uzmanların’ hemen her konuda fikri bulunmaktadır. Pekala bir insanın konuların tümü hakkında uzman olması mümkün mü? Elbette değil, fakat dilin kemiği olmayınca herkes her konuda ahkam kesebiliyor. Oysa insanoğluna iki yuvarlak organ verildi, biri oturmak için diğeri düşünmek… Hayattaki başarınız hangisini daha ustaca kullanacağınıza bağlı. Kafa ütülemeyi önleyen Bilmi’yorum’ ifadesi çok kıymetlidir. Bilmediğiniz konulara dalmamanız sizi hür kılar, güçlendirir. İnsanlar her şeyi bilemez, herkes sayısız konuda bilgisiz yaşar ve ölür. Halbuki bu memlekette herkesin her konuda söyleyecekleri vardır. İlk defa duyduğu bir adres sorulsa bile bilir! Deprem olur, bir bakarsın ortalık depremciden geçilmez. Ekranlardaki siyaset ve spor yorumcularının bolluğu, her birinin diğerini bilgisizlikle suçlaması artık sıradan bir iş. Bir anketçinin açıkladığı tahmini öbürü beğenmiyor. Binlerce örnek var böyle… Yahu vatandaşın kafası karıştı, hangisine inanacak. Adam ömründe yan şehrinden öteye geçmemiştir ama, dünyanın kurtuluşunu ayaküstü anlatsın. Yetmişli yaşlarda diz eklemleri sızlayan her teyze ‘meteoroloji mühendisidir’ bu ülkede. Uzmanlaşma o kadar yaygınlaşmış ki, artık her şeyin kendine has bir uzmanı var. Ekranlar, pantolon cebinde unutulup sonradan bulunuveren banknot gibi ‘uzman’ kaynıyor. Bunların bu kadar prim yaptığı başka bir ülke yoktur herhalde.
Arada artçı deprem gündeme düşerse onlarla alakalı yedek uzmanlar hep hazırda bekliyor. Yaz mevsiminde güneş çarpmasına karşı alınacak tedbirleri sıralayan adam, kışın şeker hastalarına tavsiyeler sunan ‘sağlıkçı’ olarak karşımıza çıkabiliyor. Son dönemde ortalığa sayısız güvenlik uzmanı saçıldı. Hayatı boyunca hiçbir seçim sonucu tahminini tutturamamış bir anketçi, aspirinin suda erime süresi kadar kısa zamanda dış politikadan girip, askeri konulardan çıkıp gidebiliyor... Kadın sunucu, programına çağırdığı misafirden daha fazla yorum yapabiliyor. 23 Nisan’da mahsusçuktan makam koltuğuna oturtulan çocuğun bile ağzından çıkmayacak lafları ortaya atıp suyu bulandıranlara sıkça şahit oluyoruz. Her şeyi en iyi bilen değil, yaptığı işi en iyi bilenlerin bir araya gelmediği bir ülkede yaşıyoruz. İlmin en büyük düşmanı bilgisizlik değil, bildiğini zannetmektir. Bilenle tartışabilirsin ama, bildiğini zannedenle tartışmak ahmaklıktır. Çünkü, bazı kafalardaki boşluk uzayda yok! Aslından çok şey bilmeye gerek yok. Haddini bil yeter!
Yorum Yazın