Sanayinin pek gelişmediği Karadeniz Bölgesi’nde, öteden beri turizm ve özellikle de yayla turizminin, yörenin ekonomik anlamda gelişmesi için çıkış yollarından biri olduğu, sürekli olarak belirtilir. Belirtilir de, yöremizin bu konularda neler yapması gerektiği bir türlü somutlaştırılmaz. Ordu’muzda turizmin gelişmesi için yapılan çalışmalar, genellikle birkaç gönüllü çevreci ile Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün üzerine havale edilmeyle geçiştirilir. Bazı basın kuruluşlarımızın çabaları da ortak çalışma ve ortak akıl için yeterli olamıyor.
Bu konuda Ordu’nun, tüm sivil toplum kuruluşlarının, bu arada özellikle turizmin nimetlerinden yararlanacak olan meslek kuruluşlarının, yerel yönetimlerin ve diğer resmi kuruluşların ortak hareket edip, her yıl projeler üretmeleri ve bu projelerin ne kadarının gerçekleştirildiğinin takip edilmesi gerekir. Turizm alanında başarının tek yolu da budur. Yani sorunları sürekli güncellemek ve farkındalık yaratmak.
Belki birçoğunuzun dikkatini çekmiştir, hatta birçok kişi ironiyle bakmıştır ama ben yine de Mesudiye örneğini vereceğim. Ne yapmıştır Mesudiyeliler? Bıkmadan, usanmadan yıllarca ilçelerinde kurultaylar düzenlemişlerdir. Birçok Ordulu bu kurultayların boş nutuklarla dolu olduğunu sanmışlar, hatta küçümsemişlerdir. Ancak yanılmışlardır. Bu kurultaylarda ilçede yıl içinde yapılacak çalışmalar gözden geçirilmiş, planlamalar yapılmış, devlet daireleriyle bağlantılar kesilmemiş, Mesudiye dışında yaşasalar da Mesudiyeli iş adamlarıyla işbirliği yapılmış, ilçede birçok alt yapı yatırımı gerçekleştirilmiştir. Mesudiye Devlet Hastanesi ve öğrenci yurtları bu ilçeden işadamlarınca yapılmıştır.
Mesudiye kurultaylarının bunlardan da önemli en büyük yararı, yaz mevsimlerinde ilçe nüfusunun yüz bine çıkmasını sağlamak olmuştur. Normal zamanlarda köyleriyle birlikte 15-20 bin nüfuslu olan bu ilçemizi yaz mevsiminde 80-100 bin kişi ziyaret etmektedir. Bu ziyaretçilerin Mesudiyeli olmaları, bu ziyaretlerin tek nedeni de değildir. Aynı zamanda çoğu büyük kentlerimizde yaşayan bu mevsimlik ziyaretçiler, ilçeye ekonomik anlamda hareketlilik de kazandırmışlardır. Örneğin, yaz mevsiminde Mesudiye’de satılan kaset sayısı, bir yılda Ordu’da satılmaz. Kurulan seyyar alışveriş yapılanmaları ve piknik kültürü de bir hayli gelişmiştir. Çambaşı esnafı da, yaz mevsiminde büyük ölçüde Mesudiyelilerden yararlanmaktadır. Çambaşı esnafının deyimiyle; “Meletlü geldi mi nasipler açılır”
Kurultaylar sırasında kültürel etkinlikler de yapılmaktadır. Mesudiyeli gönüllü kuruluş ve dernekler, yöre insanının doğdukları toprakları unutmamaları ve yeni neslin, yörenin tarihini ve sözlü kültürünü daha iyi öğrenmeleri için paneller düzenlemekte, ilçeye her yazın çok sayıda bilim insanının gelmesini sağlamaktadırlar. Dünya Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi’nin anne ve babasının adına kendi köyü olan Yukarıgökçe’de açtığı 15 bin kitap kapasiteli kütüphanenin ülkemizin hiçbir köyünde yapıldığını sanmıyorum. Özellikle araştırmacılar için bu kütüphane bir hazine değerinde.
Mesudiyeliler, kuşkusuz Orduludurlar. Kendi ilçelerindeki yayla turizmini geliştirme çabalarını, artık umutlarını kestikleri Ordu’dan bağımsız sürdürüyorlar.
Ordu’dan umutlarını neden kesmesinler ki? Elektrik altyapısı ve yayla yolları için il yetkililerine yardım talebinde bulunduklarında aldıkları yanıt: “Biz de şikâyetçiyiz” oluyor.
Mesudiyelilere yine ironi ile mi bakalım?
Yorum Yazın