Kolu tutmuyor eli varmıyor insanın yazmaya. Nedense o veda etmemiş de, yazınca uçup gidecekmiş gibi hissediyor insan. Ayten abla ve Semra ablayı kaybettiğimizde de yaşadım bu duyguyu.
Fatma ablada da aynısı oldu. Hele de kızı Meltem, “Yalçın abi annem aHHacer abla için yazdığın yazıyı okuyunca çok duygulandı. ‘Ben ölünce de yazar Yalçın,’ dedi,” diye hatırlatınca hepten kesildi takatim…
Ne yazık ki Taşbaşı’nın meleği, fedakâr yardımsever kadını FATMA SEZER MELİKOĞLU’nu kaybettik. Bir güzel çiçeği daha soldu mahallemizin.
Onun farklı güzellikler çağrıştırıyordu her bakışı, her gülüşü. Tebessüm ettiğinde sanki Rita Hayworth duruyordu karşınızda. Ya da mavi bakışlarıyla Sophia Loren’e dönüşüyordu bir anda. Fatma Girik’i de andırıyordu zaman zaman.
O mahallemizin sadece güzel, alımlı değil; fedakâr ve yardımsever kadınlarından da biriydi.
Kapı komşumuzdu, birlikte geçmişti çocukluğumuz. Talia, Talip, Fatma ve Mustafa, Postacı Celal’in; biz de Postacı Şükrü’nün çocuklarıydık. O, bizlerin ablası, ablalarımızın arkadaşıydı…
Nefes alma güçlüğü nedeniyle aylar önce yatağa düştüğünde ara sıra kendini iyi hissetse de bir türlü kalkamadı ayağa. Ancak yatağa bağımlı da olsa ne neşesi, ne de insana yaşama sevinci veren tebessümleri terk etti yanaklarını. Hoş sohbetlerle andık geçmiş günleri.
Ancak son ziyaretimizde görüşemedik ne yazık ki… Yoğun bakıma alınmıştı… Hastaneye gittiğimizde eşi Yalçın Melikoğlu, kızı Meltem ve yakın akrabaları karşıladı bizi. Durumu ağırdı… Zaten o günün akşamında soldu mavi gözleri…
Ertesi gün, hayata gözlerini açtığı Taşbaşı Mahallesi’nden kaldırıldı cenazesi. Ne insanlar, ne de araçlar sığabildi, evlerinin önündeki beş yolun kesiştiği o kavşağa. İnsanlar akın edince bir anda arapsaçına döndü trafik...
Eşi Yalçın Melikoğlu da yaşayarak görmüştü onun nazik, kibar, fedakâr, sessiz ve sitemsiz melek gibi bir kadın olduğunu. … Bir akşam eve geldiğinde ona, “Sen melek gibi bir kadınsın. Bir tek kanadın eksik,” diyerek uzatmıştı mavi kanat taktırdığı o fotoğrafı.
Bununla da yetinmemiş, “Bu kanatlar sana az. Daha büyüğünü yaptırdım,” diyerek iri kanatlı fotoğrafı da hediye etmişti daha sonra. Nerden bilebilirdi 52 yıllık eşinin yıllar sonra bir melek gibi kanatlanarak uçup gideceğini.
O, melek olarak geldiği dünyaya, bir melek gibi veda etti sessiz, sitemsiz. Güzelliğini, iyiliklerini, fedakârlıklarını dokunduğu hayatlara emanet ederek…
Yorum yazarak Ordu Olay Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ordu Olay Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ordu Olay Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ordu Olay Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Ordu Olay Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ordu Olay Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ordu Olay Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ordu Olay Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.