Türkiye'de temel sorunların en tepesinde eğitim olduğunda herkes hemfikir. Neden gelişmiş
\nülkeler ile bizdeki eğitim sistemi arasında bu kadar fark var? Niçin bilim insanları hep onlardan
çıkıyor? Her şeyin cevabı sistemsizlik! Dünya eğitim ligindeki sıralamada son sırada yer alan
Türkiye'de öğrencilik, ilim yolculuğu değil, diploma avcılığıdır! Eğitim fakültelerinin puanı yettiği
için başvurulan okullardan çok, 'öğretmen' olmak aşkıyla yanıp tutuşanlara kapıların ardına kadar
açıldığı, kafaları ve gönülleri terbiye eden nezih kurumlar olduğunu söyleyebilir misiniz?
Fakültedeki öğrencinin, atanamayan öğretmenler kervanında yer alma endişesi, meslekteki
gelişimine engel olmaktadır. Kamu Personeli Seçme Sınavından yeterli puan kapma hayaline
kavuşamadığında, iyi bir öğretmen olma önceliği, 'KPSS celladına' kurban edilen adayları bu
kabustan kurtaracak alternatif çözümler üretmek gerekmez mi?
'En başarılı öğretmen en çok ödev verendir' anlayışının hüküm sürdüğü yurdumuzda
rekabetçi ve ezberciliğe dayalı bir eğitim uygulanırken, gelişmiş ülkelerde düşünmeye odaklı eğitim
verilir. Öğrenmenin yeri okul görüldüğünden öğrenciye asla ödev verilmez. Bu yüzden oralarda
akşamları çocuğunun proje ödevinde kartona boncuk dizen veli yok. Gaye dersi derste öğrenmek
olduğundan ders kitapları bile nadiren kullanılır.
Mevcut eğitim sisteminin yapısı ihtiyaçlara cevap vermediği gibi, öğrencilerin kabiliyet ve
becerilerini artırmayı destekler konumda da değil. Ders konu ve bilgileri kökten yenilenmeli.
Abartılı matematik problemlerinin hayatta hangi soruna çözüm getirdiğini söyleyecek var mı?
Kendini mesleğin zirvesinde gören kimi öğretmenler kötü sınav sonuçlarında genelde öğrenme
güçlüğünden bahseder. Oysa öğretme zorluğu çeken öğretmenlerin durumu hiç irdelenmez. Mesleki
ve hizmet içi eğitimle öğretmenlerin sınıf yönetimi becerileri geliştirilmez. Yeterince gelişmeyen
çocuğun, öğrenme programı çocuğun bireysel ihtiyaçlarına göre yeniden düzenlenmez. Ev ortamı
konforunda sınıflarda yaşayarak öğrenme modeline uygun alanlar üretip, kişiye özel eğitime
geçilmesinin tek çıkış yolu olduğu kimsenin aklına gelmez.
Bu ülke çocuklarının yarısının psikolojisi trafikten, öbür yarısının çarpık eğitim sisteminden
dolayı bozuk. Çocuklara yazmayı öğrettiler okumayı da ama, neyi okuyacaklarını öğretmediler.
Her genç 'meşalenin' Türkiye'yi aydınlatması rekabete değil, işbirliği ve eşitliğe önem verilmesiyle
mümkün. Özetin özeti; Planınız bir yıl içinse pirinç ekin, on yıl içinse ağaç dikin, yüzyıl içinse
insanları eğitin. Çünkü, iyi bir eğitim bir çocuğun ve bir ülkenin kaderini değiştirebilir.
*
Yara mı, çare mi bilmiyorum, fakat Milli Eğitim kökten değişmeli...
Yorum yazarak Ordu Olay Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ordu Olay Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ordu Olay Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ordu Olay Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Ordu Olay Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ordu Olay Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ordu Olay Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ordu Olay Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.