2018 tarihinde yayınlanan 1 Ocak 2019 tarihinde yürürlüğe giren Türkiye Deprem Yönetmeliği öncesi deprem bölgelerini sınıflandırırken hatırlayacağınız üzere 1. Dereceden (Yüksek Riskli) 5. Dereceye (Düşük Riskli) kadar bölgeler sıralanırdı ve Ordu’nun denize yakın bölgeleri 3. Derece deprem bölgesi içinde kalırdı.
3. derece deprem bölgesi denilince de “tamam bize bir şeycikler olmaz” deyip rahat rahat evlerimizde otururduk.
Binalarımızı inşa ederken de çoğunlukla bu rehavetle davranıyoruz, satın alırken de çoğumuz zemin etüdü veya projenin depreme uygunluğunu dahi sorgulamıyoruz.
Emlakçı veya yüklenici evi gezdirir, mutfağa bakarız, evin metrekaresine bakarız sonrasında binlerce liramızı güvenliğinden emin olmadığımız bir daireye veririz ve ev sahibi olduk diye seviniriz.
2018’de yayınlanan yeni deprem haritasında artık Avrupa’da ve Amerika’da olduğu gibi dereceler gitmiş yerine yer ivmeleri gelmiştir, Ordu’nun da sahil kesimleri 0.1 g mertebelerinde, iç kısımları ise 0.4 g mertebelerinde değerlendirilmiştir.
Bu ivme değerlerinden çıkarılacak sonuç şudur ki, artık deprem bölgesi değiliz rehavetimizden çıkıp, deprem bölgesi olduğumuzu kabul edip hem bu işi yapan yüklenicilerin hem de kullanıcıların daha bilinçli olması gerektiğidir.
Coğrafi olarak çok yakın olduğumuz Kuzey Anadolu fay hattının Ordu’ya yakın kısımlarında meydana gelebilecek bir fay kırılması Şehrimizde büyük kayıplara neden olabilir, biz vatandaş olarak bilinçli olursak, uygun yapılar inşa edersek ve en önemlisi bir ev satın almadan uzman yardımı alırsak büyük ölçüde depremin yıkıcılığının önüne geçeriz.
Ders çıkarılacak bir hikâye...
1755 yılında Portekiz’in Lisbon kentinde çok büyük bir deprem meydana gelir ve şehrin büyük bir kısmı yıkılır ve yüz binlerce can kaybı meydana gelir.
Bunun üzerine rahipler Tanrı’nın Portekiz’e neden böyle bir felaket getirdiğini tartışmak üzere bir kurul bile kurarlar. Dönem Kilise'nin Avrupa’da hala güçlü olduğu bir dönem olduğundan olayların teolojik olarak değerlendirilmesi alışılageldik bir durumdur.
Değerlendirmenin sonucu deprem Tanrı’nın bir işidir ve Portekiz için verilen bir uyarıdır. Dönemin jeologlarından Voltaire ise bunun bilimsel bir konu olduğunu depremin yer hareketlerinden kaynaklandığını Tanrı’nın herhangi bir etkisi olmadığından bahsetmektedir. Deprem durumunda binaların yıkılması muhtemeldir görüşünü savunmaktadır.
Fakat son olarak ünlü Fransız düşünür, sosyolog Jean Jaques Rousseau, iki görüşe de katılmaz ve şöyle bir yorumla son noktayı koyar;
“Depremde meydana gelen hasar ne Tanrı’dandır ne de yer hareketlerindendir, yıkılan binaların çoğu eğitimsiz kitlenin yaşadığı bölgededir, demek ki deprem sosyolojik bir vakadır...”
Yorum yazarak Ordu Olay Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ordu Olay Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ordu Olay Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ordu Olay Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Ordu Olay Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ordu Olay Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ordu Olay Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ordu Olay Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.