Ordu
DOLAR19.0851
EURO20.5437
ALTIN1210.3
Zati ÜRER

Zati ÜRER

Mail: [email protected]

TENCERE BOŞ LAF İLE COŞ

Son günlerde siyaset sahnesinde rol alanlara yakıştırılabilecek slogan bu! Kronik derdimiz gelir adaletsizliği. Buna inandırıcı çözüm önerisi duymak için kulak kesilmiş vatandaşlara bir türlü makul ve mantıklı açıklama gelmedi gitti. CHP bir yılda öğrenci yurt sorununu çözeceği iddiasını ortaya atıp aile sigortası ve yoksula gizli geçim yardımlarından da söz edince dikkati çekmiş konuşulmaya başlanmış ama güven duyamıyormuş insanlar, mazisinin etkisi de vardır mutlaka da yurdun inşaatı bile verdiği sürede bitmez ki! Boş laf ile coşmak değil de nedir bu? Nasıl güvensin halk? Ayrıca kusura dayalı boş laflarla da son seçimdeki yüzde 53.5’luk oyu irrite etmekten de vazgeçemediler. Yargıtay binasının açılışında genel başkanları ellerini kaldırıp dua etti sağ olsun. Lakin hemen laiklik feveranı başlayıverdi genel merkezlerinde. Diyanet Başkanı da şaşakalmışlığını dile getirircesine sakin bir tonlamayla seslendi millete: Görüyorsunuz ya ortalığı ayağa kaldırıyorlar! Ardından kutup kutup laiklik-laikçilik tartışmaları başladı, bağırış-çağırışlarla çatladı sanki ekranlar. Adı saldırıya hazırım mesajlı Korkusuz gazetesi yazarlarından biri hırçın tavırla “Askerin bu konuda görüşü yok!” diye dertlendi. Bu kendi kendini yiyen hırçın anlayış, tek sözcükten bile fırtına çıkarabiliyor.

Ordu milletvekili Dr. Şenel Yediyıldız bir düğünde liderinin icraatını örnek aldığına dikkat çekmek için Cumhurbaşkanımızın sünnetini yerine getiriyorum dedi. Hemen haberi düştü medyaya: Vekil, CumhurbaşkanınıPeygambere benzetti. Oysa haberde söz edilen benzetme yok bu cümlede. Mürsel mecaz ve telmih var. Nasıl? Sünnet, Peygamberimizin (s.a.v) Müslümanın uyması gereken davranış, icraat, öğüt ve sosyal kuralları anlamındadır. Vekil, liderinin düğünlerdeki evlenme cüzdanı verme icraatına sünnet diyerek hem mecaz hem de İslamî bir hatırlatma (telmih) yapmış. Bu iki sanatla sözünü etkili kılarken seçmenlerine de İslama uygun yaşadığı mesajını verip takdir toplamıştır. Edebî sanatları kavrayıp da onun gibi etkili konuşmak isteyen, konuyla ilgili kaynakları inceleyebilir. Yok, uğraşamam diyen İş İçinde Türkçe-Edebiyat Eğitimi kitabımdan yararlanabilir. (Syf.52-68)    

Merhum Ferhan Şensoy’un cenaze töreninde sanatçı arkadaşı Cihat Tamer de yıllardır din bağımlısı hükümetler yönetiyor ülkeyi, buna rağmen tiyatro yapıyoruz demiş. 7 bölgeye sordum, diyorlar ki diniyle, duasıyla yaşıyor insanlar ve tiyatroya karşıyım falan diyen de yok. Cihat Bey başarılı sanatçı. Ama bu laf ile coşmasının gerçekte karşı olduğu din sömürücülerine yaradığını, böylece onların siyaset sahnesindeki oyuncularla halk arasında köprü olmasına destek verdiğini düşündü mü hiç? Yıllardır sahnede. Oyunları mı etkili oldu kitleler üzerinde, İslamî dua ve değerlerle konuşmalar mı? Dua eden Diyanet Başkanı mı, İsamî sözcüğü mecazlayan vekil mi yoksa onlara tepki laflar ile coşanlar mı? İyice düşünülüp de idrak edilesi değil mi?     

Ya Akşener’in İmamoğlu-Fatih benzetmeli laf ile coşmasına ne demeli? Eski bir eğitimci olarak düşünekaldım doğrusu. Nasıl bir eğitimle yetişmiş siyaset sahnesine bu yüce ruh ve idrak gücü? Tarihimizde görüldü mü hiç böylesi bir tarihçi methiyesi. Laf ile gaf ile başta Karadenizliler olmak üzere inatla halkın damarına basa basa iktidar mensuplarınca yaratılmış madurun açık ara kazandığı seçim, Haçlılara ve Batı’ya rağmen fethedilmiş İstanbul gibi nasıl dile getirilebilir başka? Kendi liderliğini bile vakfetti de son İstanbul seçimi galibine, yürü dedi; haydi breh breh breh…poh poh poh…yürü ülke senin, yolundasın Fatih’in!                   

Cumhurbaşkanımız “Daha Adil Bir Dünya Mümkün” diye kitap yazmış, kutlarım; insanlığa hayırlı olur inşallah! Şimdi iktidar ya iltifat-övgü mesajı kuyruğuna giren girene. Sanırım tanıtım mesajı altına “Daha adil bir Türkiye de mümkün değil mi?”  yazan tek kişiyim. Onu da poh pohlayanlara inat! Bugün iltifattan çok yapıcı eleştirilere ihtiyacı olduğu kanaatindeyim ve hesap-çıkar derdim de yok! Ayak sesleriyle garip gureba iktidarı olacağını medya muhalefetine rağmen milletine hissettiren lidere bugün en büyük oy zararını körtarafça savunucuları veriyor. İşçinin, memurun, emeklinin gelirini  artırdım; ekonomi şahlanacak; çok maaş ve huzur hakkı iddialarına cevap verilmezken emekli olup çift dikiş yapmak isteniyor... gibi  laflarla coşmak doğru olmadı; bunu savunmak da ters tepen büyük yanlış. Savunuculardan yazar Cem Küçük, pahalılığa çare bulmalı eleştirisi yapınca 1.5 milyon okundu, onu da kutlarım. Millet yaşadığı geçim derdini bilmez mi, lafla gemi yürütmeye kalkanları duydu mu hiç? Deprem, sel, yangın…gibi afetlere gerekli önlemleri almalıydınız demişti ya şimdi de demez mi ki 20 yılda gelir adaleti sağlayıcı düzeni niye kuramadınız? Hadi kuramadınız, kayırmacılık iddialarına inandırıcı, kanıtlı cevabınız niye yok? Doğruysa kayırdıklarınız liderimiz yıpranmasın diye ekonomi bozuldu madem zordaysak birlikte zordayız, biz de az maaşa kanaat edeceğiz artık niye demez?

Siyaseten kör taraf olmamış vatandaşlar arasındaki bu konuşmalarla laf ile coşan muhalefet hakkında güvensizlik yorumları karışıyor. Gel de çık işin içinden! Göz önündeki bilim, sanat, medya mensuplarımız da alev almış bu siyaset çemberinin içinde debelenip duruyor. Habertürk modaratörleri Muharrem Sarıkaya-Serap Belet ikilisinin alanlarında temayüz etmiş bilim, eğitim, kültür insanı konuklarla düşündürücü ve olumlu algılar kazandırıcı Olaylar Görüşler istisna, tencere kaynatıcı tek program var mı ekranlarda? Bu ülkenin ekonomistleri niye ana akım ekranlarda kılavuz değil? Merhum Erbakan’a danışmanlığıyla ekonomik dengeleri yerine oturtup çalışanların gelirlerine rahatlatıcı zamlar yaptıran Prof. Dr. Osman Altuğ bir ara Üç Kâğıt Ekonomisi açıklamaları yapıyor, üretim ekonomisine geçiş önerileri sunuyordu. Gene sunuyor da İnternet kanallarında. İyice körtaraf olmuş ana akım medyada göremiyoruz. Niye? Halkın çoğunun derdi geçim efendiler, geçim! Kendini kanıtlamış ekonomistlerin çözüm önerilerinden de onları sahiplenenlerden de haberdar olan kaç kişi? Onların ışığını tutacak kim, kitlelere sunacak kim?

Göz önündeki tüm aydınlar! Dört yanımız düşman-tuzak. HALK VE BİLİMLE KALKINMA PLATFORMU olup aklın yolu bir diye milletimize ışık tutalım ki ihtimal milletin bağrından o ışıkla yürüyen siyasî oluşum çıka! Şimdiki siyasetçilerimiz farkında değiller ama boş laf ve gaf ile kendilerine provakasyon yapıyorlar aslında. Tencere boş laf ile coş sloganlı kör dövüşü bitsin artık, yeter!

Sonraki yazım, bu çağrım yolunda uzun soruşturmalarım sonucu halk taleplerine cevap, yeni bir hükümet sistemi önerisi olacak.

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar